Search
English Turkish Sentence Translations Page 7397
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
How can you call yourself the police? | Bir de kendinize polis diyorsunuz. İşinizi doğru düzgün yapmayacak mısınız? | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
Wait, is locking up an innocent person the law? | Kanun, masum bir adamı hapse atın mı diyor? | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
We will all go to the Blue House to demonstrate. | Hepimiz Mavi Saray'a eylem yapmaya gideriz. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
Look at this guy's face. | Şu adamın suratına bakın. Tartaklandığı belli. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
We were going to beat him up first. | Onu biz dövecektik zaten. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
Do you know what a hard time he was giving us? | Bize neler çektirdiğini biliyor musunuz? | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
If you're going to lock up Ji Hyuk | Ji Hyuk'u göz altına alacaksanız hepimizi alın. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
Consider that we all beat him up. | Hepimiz dövmüşüz gibi değerlendirin. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
Hey, Ji Hyuk. | Hey, Ji Hyuk. Hiç meraklanma. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
Then what do you want me to do about the report? | O zaman raporla ilgili ne yapmamı istersiniz? | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
I will see you tomorrow. | Yarın görüşürüz. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
Get in. | Atla. Seni eve bırakayım. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
Go ahead. I will go home by myself. | Siz devam edin. Ben kendim giderim. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
Get in. | Bin işte. Seninle konuşmak istediğim şeyler var. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
If you give me a ride when I leave work | Beni eve bırakmayın. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
people at work may get the wrong idea. | Ofistekiler yanlış fikirlere kapılabilirler. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
I'm not good at dating thing, you know. | Pek kimseyle çıkmıyorum da. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
To be honest | Aslında seninle konuşmak istediğim bir şey vardı. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
I've been doing a lot of thinking alone, but... | Kendi kendime çok düşünüyorum, ama bir cevap bulamıyorum. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
Now I have to convince them. | Şimdi onları ikna etmek zorundayım ki.. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
And we can renegotiate with Jaroku too. | Ve Jaroku ile yeniden müzakereye oturabilelim. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
To be able to hand over a strong company, when Dong Suk returns | Dong Suk geri döndüğünde ona güçlü bir şirket devredebilmemiz için... | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
I'm sorry that I wasn't much of a help. | Özür dilerim, pek yardımım dokunmadı. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
I can't even come up with anything either. | Ben de bir çözüm bulamadım. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
Sir, wait a minute! | Başkanım, bekleyin. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
Even if you can't do such a thing | Bunu yapmazsanız Hyun Sung batacak değil. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
they might suffer something that they can't recover from. | ...telafi edilemeyecek şekilde zarar görürler. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
What if we compensate them enough? | Peki onlara yeterince tazminat ödesek? | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
If that was the case, why were they so against it? | Eğer mesele tazminat olsaydı neden bu kadar karşı çıksınlar? | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
I will go now. | Gidiyorum. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
There is something else rather than money. | Paradan daha önemli şeyler var. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
Every time I come here | Buraya ne zaman gelsem güzel kokular alıyorum. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
I will go with your opinion. | Fikrinizi değerlendireceğim. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
That's what I thought. | Aynen düşündüğüm gibi. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
What was I possibly expecting from him? | Ondan ne bekliyordum ki zaten? | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
Oh, Mi Ra. | Mi Ra! | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
Hello, Mi Ra. | Merhaba, Mi Ra Hanım. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
I didn't like the condo I was living in, so... | Oturduğum daireyi sevmedim. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
I asked him to find some place else. | Bu yüzden, ondan bana başka bir yer bulmasını istedim. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
We work together all the time anyway. | Zaten beraber çalışıyoruz. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
Hey, you didn't intentionally pick this | Hey, yoksa Mi Ra'nın evine yakın diye burayı bilerek mi seçtin? | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
Mi Ra, hurry to go to work. | Mi Ra, sen hemen işe git. Ben sonra gelirim. Ben de peçeteler bitti diye endişeleniyordum. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
Then I will see you later at work. | O zaman işte görüşürüz. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
Gosh, you're amazing, sir. | İnanılmazsın, Başkanım. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
I was impressed, sir. | Etkilendim. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
If you want to continue to live at my place rent free | Beleşe evimde yaşamaya devam edeceksen çeneni kapalı tutsan iyi edersin. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
It's good for you that you're still single. | Hâlâ bekar olduğuna şükret. Evlenmek istiyorum. ...Kang Ji Hyuk'un beyin ölümü gerçekleşmiştir. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
It will be convenient to get around on a bike in this neighborhood. | Bu mahalle bisikletle dolaşmak için uygun. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
I don't know how to ride a bike. | Bisiklete binmeyi bilmiyorum. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
What have you been doing not learning how to ride a bike until now? | Bu zamana kadar neyle meşguldünüz de bisiklete binmeyi öğrenmediniz? | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
You shouldn't let go. | Sakın bırakma. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
I won't, so... | Bırakmıyorum. Önünüze bakın. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
Dangerous. | Çok tehlikeli. Sakın bırakma, tamam mı? | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
How could you let go of your hands? | Nasıl bırakırsın? | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
Ouch! Oh no. | Ah! Hayır. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
I ended up falling. | Sonunda düştüm. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
What are you two doing here? | Siz ikiniz burada ne yapıyorsunuz? | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
Are you on a date? | Sadece yemek yiyeceğiz. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
He said he didn't know how to ride a bike, so... | Bisiklete binmeyi bilmediğini söyledi. Ben de... | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
It was so long ago that I forgot all about it. | Çok uzun zaman önceydi. Bisiklete binmeyi unuttum. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
Wait up. | Bekle. Hastane yemeği mi? | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
I really thought I forgot. | Gerçekten unuttuğumu sanmıştım. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
You're so mean, So Mi Ra. | Çok zalimsin, So Mi Ra. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
I did that because I like you. | Senden hoşlandığım için öyle yaptım. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
Yes, this is So Mi Ra at Management Support Team. | Evet, ben Yönetim Destek Biriminden So Mi Ra. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
Manager Gu did? | Müdür Gu'ya ne olmuş? | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
I have never seen financial statements that are as suspicious as this one. | Finansal durumu bununki kadar şüpheli olan başka bir şirket daha görmedim. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
Here. | İşte. Bu senin bile bilmediğin bir şey. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
We got a hold of it from other routes. | Bunu başka yöntemlerle ele geçirdik. Gizli kaynak aktarımlarını gösteriyor. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
You think because my bosses are corrupt | Patronlarım yolsuzluk yaptığı için... | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
I should be corrupt too, huh? | ...benim de yolsuzluk yaptığımı düşünüyorsunuz, değil mi? | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
The prosecutor's office decided to send Manager Gu to prison. | Savcılık Müdür Gu'yu hapse göndermeye karar vermiş. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
Can you come with me? | Benimle gelir misin? | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
You don't have to come outside. | Dışarı çıkmanıza gerek yok. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
Don't worry. | Hiç endişe etme. Bu işleri bilirim. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
I know most prison guards one way or the other. | İyi kötü bir sürü gardiyan tanıyorum. Başkanım, ilkokulda değiliz ya. Neden elimizi kalbimize koyuyoruz? | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
The lawyers at our legal team at the company | Şirketimizin hukuk birimindeki avukatlar Savcılıkla iletişime geçtiler bile. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
As for handling something like this | Bu tür şeylerle ilgilenecek adamlarınız var. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
When the guy at the bottom gets taken | Çetenin en düşük seviyeli elemanı bile içeri alınsa... | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
Why do you keep comparing us to that business? | Neden bizi sürekli çeteyle kıyaslıyorsunuz? | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
Besides, what does an employee mean to our company? | Bir çalışan şirket için ne ifade ediyordu? | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
family. | ...bir aileyiz. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
There is an urgent matter to resolve at the company. | Şirketle ilgili acilen halledilmesi gereken bir mesele var. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
is not me, but the previous president, Kang Dong Suk. | ...Eski Başkan Kang Dong Suk'un peşinde. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
I learned that during the questioning... | Sorgu esnasında onun Shin Se alışveriş merkezine... | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
the reason why he was so obsessed with Shin Se Mart all those years. | ...bunca yıldır neden bu kadar takıntılı olduğunu öğrendim. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
Guys, the new mart that will be built this time is... | Millet, kurulacak olan alışveriş merkezi... | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
Like the market | Ama aynı pazardaki gibi bireysel dükkânlar için yer ayırmayı planlıyoruz. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
A year ago, your staff came over and... | Bir yıl önce elemanlarınız buraya gelip aynı şeyleri söylediler. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
It's the same thing. | Düğünü ne zaman yapalım? Ne kadar erken o kadar iyi, değil mi? | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
Mrs. | Ajumma, büyük kızın hâlâ iş bulamadı, değil mi? | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
Mister. | Ajussi, hâlâ tefecilerden borç alıyor musun? | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
Because the business is slow | İşler kesat olduğu için dükkânı kapatıp çiftçiliğe başlayacaktın, değil mi? | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
You would buy us all, huh? | Bizi satın alacaksın, öyle mi? | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
How can you do this to us? | Bize bunu nasıl yaparsın? | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
Mr. Choi. | Choi Ajussi, kıyafetlerin elinde kaldığından şikayet ediyordun. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
Now that you've become a son of a rich man | Zengin bir adamın oğlu çıktın diye hepimizi çulsuz mu görüyorsun? | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
I'm sure he's saying that because he has a plan. | Eminim ki, bir bildiği vardır da böyle söylüyordur. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
He said he'd hire your daughter, so... | Kızına iş vereceğini söyledi diye gözlerin kör oldu değil mi? | Big Man-4 | 2014 | ![]() |
He's saying that everything will be better for us. | Bizim için her şeyin daha iyi olacağını söylüyor. | Big Man-4 | 2014 | ![]() |