Search
English Turkish Sentence Translations Page 7783
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
He was fished from the water by the Scarborough, | Scarborough adlı gemi onu denizden çıkartmış. Scarborough adlı gemi onu denizden çıkartmış. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
tortured, escaped. | İşkence görmüş. Kaçmış. İşkence görmüş. Kaçmış. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Did he say how he went into the water? | Deniz nasıl düştüğünü anlattı mı? Deniz nasıl düştüğünü anlattı mı? | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Said he lost his footing. Said he fell. | Ayağı kayınca düşmüş. Öyle söyledi. Ayağı kayınca düşmüş. Öyle söyledi. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
He said you tried to save him. | Dediğine göre onu kurtarmaya çalışmışsın. Dediğine göre onu kurtarmaya çalışmışsın. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
And how did the crew react to hearing that? | Tayfa buna nasıl tepki verdi? Tayfa buna nasıl tepki verdi? | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Stunned surprise, I would say. | Şaşkınlıktan dillerini yuttular. Şaşkınlıktan dillerini yuttular. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Before the captain gets here, there are some things | Kaptan gelmeden bazı şeyleri baş başa konuşmamız lazım. Kaptan gelmeden bazı şeyleri baş başa konuşmamız lazım. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
It's good to have you back again. | Dönmene sevindim. Dönmene sevindim. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Captain! | Kaptan! Kaptan! | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
107 men have been standing on this beach awaiting your return, | 107 adam bu sahilde durmuş dönüşünü bekliyor. 107 adam bu sahilde durmuş dönüşünü bekliyor. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
waiting to complete the task to which we've all bound ourselves. | Üstlendiğimiz görevi yerine getirmeyi bekliyorlar. Üstlendiğimiz görevi yerine getirmeyi bekliyorlar. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Waiting. | Bekliyorlar. Bekliyorlar. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Perhaps now that you are here, | Artık geldiğine göre... Artık geldiğine göre... | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
we might at long last reclaim my fort. | ...hisarımı nihayet geri alabiliriz demektir. ...hisarımı nihayet geri alabiliriz demektir. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Farad, take this to Hassan. | Ferhat, şunları Hasan'a götür. Ferhat, şunları Hasan'a götür. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
I should go get the doorman. | Gidip kapıcıyı çağırayım. Gidip kapıcıyı çağırayım. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
No. Stay there until I come out. | Hayır. Ben dışarı çıkana kadar bekle. Hayır. Ben dışarı çıkana kadar bekle. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
You can't be in there alone. | Burada yalnız başına kalamazsın. Burada yalnız başına kalamazsın. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
I think you know who that is. | Kim olduğunu bildiğinin farkındayım. Kim olduğunu bildiğinin farkındayım. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
And who his friends are, who his captain is. | Arkadaşlarının ve kaptanının kim olduğunu bildiğinin de farkındayım. Arkadaşlarının ve kaptanının kim olduğunu bildiğinin de farkındayım. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
I think you know what this will provoke. | Onları kışkırtmak için yaptın. Onları kışkırtmak için yaptın. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
I think you know how dangerous | Ne kadar tehlikeli sonuçlar doğuracağını biliyordun. Ne kadar tehlikeli sonuçlar doğuracağını biliyordun. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
and I think you knew that before you took up the knife. | Hem de bıçağı boynuna dayamadan önce bunları biliyordun. Hem de bıçağı boynuna dayamadan önce bunları biliyordun. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
I think I know why you did it, | Neden yaptığını biliyorum. Neden yaptığını biliyorum. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
and I don't think it had anything to do | Ne adamla ne kızla ne de altınla... Ne adamla ne kızla ne de altınla... | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
I think it had to do with something entirely different... | Bambaşka bir şeyle ilgiliydi sanırım. Bambaşka bir şeyle ilgiliydi sanırım. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
and I understand. | Seni çok iyi anlıyorum. Seni çok iyi anlıyorum. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
So I will not let those consequences touch you. | O yüzden bu sonuçlarla yüzleşmene izin vermeyeceğim. O yüzden bu sonuçlarla yüzleşmene izin vermeyeceğim. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
I will stand in between you and them, | Onlarla arana gireceğim. Onlarla arana gireceğim. O nedir? O nedir? | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
and I will protect you. | Seni koruyacağım. Seni koruyacağım. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
So Vane stays in the fort. | Demek hisar Vane'de kalacak. Demek hisar Vane'de kalacak. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
A fort with no ability | Hisar, haftalar hatta aylarca körfez için sorun teşkil edemeyecek durumda. Hisar, haftalar hatta aylarca körfez için sorun teşkil edemeyecek durumda. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
And therefore no ability | Haliyle Urca altınını sağ salim getirmemize engel teşkil etmiyor. Haliyle Urca altınını sağ salim getirmemize engel teşkil etmiyor. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
As for Vane, I don't like leaving him up there any more than you do. | Vane'e gelirsek hisarda kalması benim de hiç hoşuma gitmiyor. Vane'e gelirsek hisarda kalması benim de hiç hoşuma gitmiyor. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
It's an awful compromise to be sure, | Vermek istemeyeceğim bir taviz bu, orası kesin. Vermek istemeyeceğim bir taviz bu, orası kesin. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
but one well worth making given what is being offered in return | Ancak şüphesiz ki tavizin karşılığında alınacak... Ancak şüphesiz ki tavizin karşılığında alınacak... | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
How unsurprising that you cast aside our arrangement | İşine geldiği anda anlaşmamızı yok sayman ne kadar da olağan geliyor. İşine geldiği anda anlaşmamızı yok sayman ne kadar da olağan geliyor. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
My priority has always been and will always be | Adamlarımın iyiliğini gözetmek en büyük... Adamlarımın iyiliğini gözetmek en büyük... | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
And your good word being no priority at all it would seem. | Sözünün eri olmak hiçbir şekilde önceliğe sahip değil yani. Sözünün eri olmak hiçbir şekilde önceliğe sahip değil yani. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
A hard choice, sir, | Zor bir seçimdi bayım. Zor bir seçimdi bayım. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
but one that any responsible captain must make | Ancak değişen koşullara uyum sağlamak her kaptanın görevidir. Ancak değişen koşullara uyum sağlamak her kaptanın görevidir. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
I'm only sorry that you cannot see past your own pride to join me. | Bana katılmayı gururunuza yedirememiş olmanıza üzülüyorum açıkçası. Bana katılmayı gururunuza yedirememiş olmanıza üzülüyorum açıkçası. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
My pride? | Gurur mu? Gurur mu? | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
I've been a captain of men at sea going on three decades, | 30 seneyi aşkın zamandır denizdeki adamlara kaptanlık ederim. 30 seneyi aşkın zamandır denizdeki adamlara kaptanlık ederim. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
survived a war with Spain, | İspanya'yla savaştan sağ çıktım. İspanya'yla savaştan sağ çıktım. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
an insurrection against a queen, | Kraliçeye karşı ayaklandık. Kraliçeye karşı ayaklandık. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
a decade as an outlaw in a place | Güçsüzlerin ölülerin arasına katıldığı... Güçsüzlerin ölülerin arasına katıldığı... | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
So the idea that you could choose to discard our arrangement, | Sırf su götürmez hitabet kabiliyetinden ötürü anlaşmamızı... Sırf su götürmez hitabet kabiliyetinden ötürü anlaşmamızı... | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
either you've overestimated yourself, sir, | ...ya kendinizi bir şey sanıyorsunuz demektir bayım. ...ya kendinizi bir şey sanıyorsunuz demektir bayım. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
or you've underestimated me. | Ya da beni hafife almışsınızdır. Ya da beni hafife almışsınızdır. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Mr. Dufresne, | Bay Dufresne. Bay Dufresne. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
as quartermaster of the surviving Walrus crew, | Walrus tayfasının serdümeni olarak... Walrus tayfasının serdümeni olarak... | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
consider this notice and relay to whom you must. | ...söyleyeceklerimi dikkate alın ve adamlarınıza aktarın. ...söyleyeceklerimi dikkate alın ve adamlarınıza aktarın. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Tonight I will call counsel | Bu akşam herkesi toplantıya çağırıyor ve kendimi bu... Bu akşam herkesi toplantıya çağırıyor ve kendimi bu... | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
My argument will be plain. | Derdimi olanca sadeliği ile anlatacağım. Derdimi olanca sadeliği ile anlatacağım. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
I intend to lead the men in retaking the fort as promised. | Adamlara hisarı almak için önderlik edeceğim. Adamlara hisarı almak için önderlik edeceğim. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
I intend to hold Charles Vane to account as promised. | Charles Vane'i yaptıklarından ötürü cezalandıracağım. Charles Vane'i yaptıklarından ötürü cezalandıracağım. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
And then I intend to sail for the Urca gold | Sonra da Urca altınını almak için yelken açacağım. Sonra da Urca altınını almak için yelken açacağım. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
having ended your tyranny over this place for good. | Bu adadaki zorba yönetimine temelli son vereceğim. Bu adadaki zorba yönetimine temelli son vereceğim. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Don't say a fucking word. Just sit there and listen. | Ağzını bile açma. Otur oturduğun yerde ve dinle beni. Ağzını bile açma. Otur oturduğun yerde ve dinle beni. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
You're right about me, | Haklıydın... Haklıydın... | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
about what I am. | ...nasıl biri olduğum konusunda. ...nasıl biri olduğum konusunda. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
I am like you, | Tıpkı senin gibiyim. Tıpkı senin gibiyim. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
so I know what you're feeling right now, | O yüzden şu anda neler düşündüğünü iyi biliyorum. O yüzden şu anda neler düşündüğünü iyi biliyorum. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
that I'm asking you to weaken yourself for someone else, | Bir başkası için senden kendi elini zayıflatmanı istedim. Bir başkası için senden kendi elini zayıflatmanı istedim. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
for the island's sake, for my sake. | Adanın iyiliği için. Benim iyiliğim için. Adanın iyiliği için. Benim iyiliğim için. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
But you're wrong. | Ancak yanılıyorsun. Ancak yanılıyorsun. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
We control something so valuable, | Çok daha değerli bir şeyi kontrol edeceğiz. Çok daha değerli bir şeyi kontrol edeceğiz. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
the whole of England wants it. | Tüm İngiltere'nin istediği şeyi. Tüm İngiltere'nin istediği şeyi. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
We control Nassau, | Nassau'yı kontrol edeceğiz. Nassau'yı kontrol edeceğiz. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
and the ransom we are going to demand for her | Ve onun için talep edeceğimiz fidye dağlar kadar olacak. Ve onun için talep edeceğimiz fidye dağlar kadar olacak. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
More than money. More than land. | Paradan çok daha değerli. Topraktan çok daha değerli. Paradan çok daha değerli. Topraktan çok daha değerli. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Legitimacy. | Meşruiyet. Meşruiyet. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Legitimacy? | Meşruiyet mi? Meşruiyet mi? | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
England is going to give that to you? | İngiltere sana bunu mu sağlayacak? İngiltere sana bunu mu sağlayacak? | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
When they realize it is the only outcome that makes any sense, | En mantıklı seçenek olduğunu anladıklarında... En mantıklı seçenek olduğunu anladıklarında... | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
they'll have to. | ...mecburlar sağlamaya. ...mecburlar sağlamaya. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
And the moment they ratify our control over this place, | Burayı kontrol ettiğimiz gerçeğini onayladıkları anda... Burayı kontrol ettiğimiz gerçeğini onayladıkları anda... | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
no more fighting, no more leads, | ...ne kavga dövüşe ne tüyoya... ...ne kavga dövüşe ne tüyoya... | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
no more chasing our fucking meals. | ...ne de ekmek kavgasına gerek kalacak. ...ne de ekmek kavgasına gerek kalacak. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
I'm talking about making money the way London makes money... | Londra'nın para kazandığı gibi para kazanmaktan söz ediyorum. Londra'nın para kazandığı gibi para kazanmaktan söz ediyorum. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
collecting it, not hunting it, | Avlamayacağız. Tahsil edeceğiz. Avlamayacağız. Tahsil edeceğiz. ...kayıpların ne olacağına ve kaosun... | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
and in amounts that mean something. | Hem de büyük miktarlarda. Hem de büyük miktarlarda. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Give up the girl. | Kızı ver. Kızı ver. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Make this deal. | Anlaşmayı kabul et. Anlaşmayı kabul et. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Do this with me and we can have a future here together. | Benimle bu işe girersen burada beraber bir gelecek kurabiliriz. Benimle bu işe girersen burada beraber bir gelecek kurabiliriz. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Eleanor, when I take something from a man, | Eleanor, bir adamdan bir şey alacağımda... Eleanor, bir adamdan bir şey alacağımda... | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
his ship, his money, his life, | İster gemisini ister parasını isterse de hayatını alayım. İster gemisini ister parasını isterse de hayatını alayım. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
I don't hide behind a clerk. | Katiplerin ardına saklanmam. Katiplerin ardına saklanmam. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
I don't hide behind the law. | Kanunların arkasına saklanmam. Kanunların arkasına saklanmam. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
I don't hide behind anything. | Hiçbir şeyin arkasına saklanmam. Hiçbir şeyin arkasına saklanmam. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
I look him in his eye | Gözünün içine bakar... Gözünün içine bakar... | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
and I give him every chance to deny me. | ...ve bana karşı koyması için ona her türlü fırsatı veririm. ...ve bana karşı koyması için ona her türlü fırsatı veririm. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
That is legitimate. | Meşruiyet dediğin budur. Meşruiyet dediğin budur. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
I know what he wants you to believe, but he's wrong. | Seni neye inandırmak istediğini biliyorum. Yanılıyor. Seni neye inandırmak istediğini biliyorum. Yanılıyor. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
England's return isn't inevitable. | İngiltere buraya dönecek diye bir kaide yok. İngiltere buraya dönecek diye bir kaide yok. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
England has no more appetite | İngiltere ne dün ne de bugün burayı geri almaya meraklıydı. İngiltere ne dün ne de bugün burayı geri almaya meraklıydı. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
or last month, or last year, | Bundan sonra da buna merak saracak değil. Bundan sonra da buna merak saracak değil. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
because they know it is inhabited by too many men like me, | Çünkü tıka basa benim gibilerle dolu olduğunu biliyorlar. Çünkü tıka basa benim gibilerle dolu olduğunu biliyorlar. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |