English
TurkishSearch
English Turkish Sentence Translations Page 7841
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Now that we're looking at the RAT and payload closely, | Karşımızdaki UEA'ya ve yüklemeye yakından bakınca göreceksiniz ki... | Blackhat-1 | 2015 |  |
| Written by different authors. | Farklı kişiler tarafından yazılmış. | Blackhat-1 | 2015 | |
| How we figured that out was through the coding in the RAT. | Bu durumu ise UEA'nın içindeki kodlamadan anladık. | Blackhat-1 | 2015 | |
| Though several years old, it is lean, graceful. | UEA daha birkaç yıllık bir şey olmasına rağmen içindeki kod çocuk işi. | Blackhat-1 | 2015 | |
| The payload's coding, on the other hand, feels frenetic, confused... | Ama ikinci kısım ise, çılgınca, karmaşık bir şey... | Blackhat-1 | 2015 | |
| Frenetic? Or overwritten? | Çılgınca mı? Yoksa üst üste yazılmış bir şey mi? | Blackhat-1 | 2015 | |
| So, the question we're dealing with is... | Yani sormamız gereken soru ise... | Blackhat-1 | 2015 | |
| Is there somewhere we can talk? | Yalnız konuşabileceğimiz bir yer var mı? | Blackhat-1 | 2015 | |
| ...and if it is two, they may not be working in close proximity. | ...iki tane olurlarsa da, birbirlerine yakın bir şekilde çalışmayabilirler. | Blackhat-1 | 2015 | |
| Daniels is qualified in computer forensics. | Daniels, uzman bir adli bilişimcidir. | Blackhat-1 | 2015 | |
| An intern could have written that report. | Bir stajyer bile aynı çıkarımları yapabilir. | Blackhat-1 | 2015 | |
| Oh, really? And who do we need, if not Daniels? | Öyle demek. Daniels işi bilmiyorsa kim biliyor peki? | Blackhat-1 | 2015 | |
| And "liaise" in "liaison group" implies mutuality. | Birlikte çalışmadaki "birlikte" kelimesi birileriyle çalışma demektir. | Blackhat-1 | 2015 | |
| You don't like our boy, what ideas are you bringing to the dance? | Bizim adamımızı beğenmiyorsan, aklından geçen isim nedir? | Blackhat-1 | 2015 | |
| A man named Hathaway. | Hathaway diye biri. Waymart, Pennsylvania'daki BD Canaan cezaevinde... | Blackhat-1 | 2015 | |
| You telling me some hacker in prison | Mali piyasalarımıza saldıran, kodeste yatan bir hackerı istiyorsun yani. | Blackhat-1 | 2015 | |
| No. But we want Hathaway on the team | Hayır, Hathaway'in takımımıza girip araştırmamıza yardım etmesini istiyorum. | Blackhat-1 | 2015 | |
| He hit four major banks, | 4 büyük bankaya saldırıp 46 milyon dolarlık zarar vermiş. 1 | Blackhat-1 | 2015 | |
| And that's just what we know about. | Bunlar kayda geçen bilgiler sadece. | Blackhat-1 | 2015 | |
| You want the DOJ to do anything other than laugh? | Adalet Bakanlığının bize gülmesini mi istiyorsun? | Blackhat-1 | 2015 | |
| Daniels said two authors wrote the virus. | Daniels virüsü yazanların iki kişi olduğunu söyledi. | Blackhat-1 | 2015 | |
| I don't know who wrote the second half, but the first half, the RAT, | İkinci kısmı kim yazdı bilmiyorum... | Blackhat-1 | 2015 | |
| One of the original authors is me. | Orijinal yazarlarından birisi bendim. | Blackhat-1 | 2015 | |
| I co wrote it, | Şaka olsun diye yıllar önce MIT'de yazılmasına yardım etmiştim. | Blackhat-1 | 2015 | |
| And my roommate, the genius lead author? | Asıl yazar olan, zeki oda arkadaşım da kim biliyor musun? | Blackhat-1 | 2015 | |
| Nicholas Hathaway. | Nicholas Hathaway. Aynen öyle. | Blackhat-1 | 2015 | |
| The hacker found the RAT online and modified it. | Hacker, UEA'yı internetten bulup geliştirmiş. | Blackhat-1 | 2015 | |
| If we want to move around within this code 1 | Eğer kodun üzerinde çalışıp, hackerın kimliğine dair bir şey bulmak istiyorsak... | Blackhat-1 | 2015 | |
| we need its lead architect. | ...asıl mimarına ihtiyacımız var. | Blackhat-1 | 2015 | |
| The reactor in China, I heard about, | Çin'deki reaktör. Duymuştum bu olayı. Ama soyadaki saldırıya gelirsek... | Blackhat-1 | 2015 | |
| All right, I didn't know any of this. We don't get a lot of new news in here. | Hiçbirini duymadım bunların. Buraya pek fazla haber ulaşmıyor. | Blackhat-1 | 2015 | |
| The US government would like your technical advice on this. | Amerika Devleti, bu konudaki bilgilerini kullanmak istiyor. | Blackhat-1 | 2015 | |
| In exchange for that, we're going to furlough you right out of here. | Karşılığında ise hemen buradan birkaç gün çıkmana izin vereceğiz. | Blackhat-1 | 2015 | |
| You sign that on the last page, | Son sayfayı imzala hemen işlemlerini başlatalım. | Blackhat-1 | 2015 | |
| You'll wear an ankle bracelet and be accompanied by a US Marshal. | Ayağına bir takip cihazı takılacak yanında ise sürekli bir polis bulunacak. | Blackhat-1 | 2015 | |
| Your computer access will be restricted. | Bilgisayara erişimin sınırlı olacak. Bütün hepsini okumak istiyorsan çekinme. | Blackhat-1 | 2015 | |
| I can come back in a month or two. | Birkaç ay sonra da gelirim ben. | Blackhat-1 | 2015 | |
| No, I'm done. | Hayır, gerek yok. | Blackhat-1 | 2015 | |
| You didn't sign it. | İmzalamadın. | Blackhat-1 | 2015 | |
| Yeah. Why would I sign it? Why? | Niye imzalayacakmışım ki? Niye mi? | Blackhat-1 | 2015 | |
| Because of the generosity of the Assistant US Attorney | Adalet Bakanı Yardımcısının cömertliği sayesinde biraz serbest kalacaksın çünkü. | Blackhat-1 | 2015 | |
| Both you and the Assistant US Attorney | İkiniz de bu evrakı alıp götünüze sokabilirsiniz. | Blackhat-1 | 2015 | |
| I'm sorry? | Anlamadım? Neyi anlamadın? | Blackhat-1 | 2015 | |
| I insulted you. What are you sorry for? I'm not sorry. | Hakaret ettim sana. Neyini anlamadım? Gayet anlaşılırdım. | Blackhat-1 | 2015 | |
| Don't think you're gonna... Hey. | Söylediklerimi anladığını sanmı | Blackhat-1 | 2015 | |
| You wanna raise me up out of here, | Beni buradan çıkartıp, bir şeyler karşılığında sorununu çözdüreceksin. | Blackhat-1 | 2015 | |
| and I get a furlough for a couple of weeks? You kidding me? | Bense birkaç haftalığına özgür kalacağım öyle mi? Dalga mı geçiyorsun? | Blackhat-1 | 2015 | |
| You have any idea how much progress you're gonna make | Benim dışında, böylesine karmaşık bir işlemi yapabilecek kaç kişi var biliyor musun? | Blackhat-1 | 2015 | |
| This isn't a negotiation. | Bu bir anlaşma değil. Benim bir anlaşmam var ama. | Blackhat-1 | 2015 | |
| You want me? You pass this upstairs. | Beni kullanmak mı istiyorsun? Geç bunları önce. | Blackhat-1 | 2015 | |
| If my assistance results in the identification | Yardımım sayesinde peşinde olduğunuz adamın kimliğini belirlemede... | Blackhat-1 | 2015 | |
| If I come up empty, you toss my ass back in the can. | Bir şey bulamazsam eğer tekrar beni o hücreye sokabilirsin. | Blackhat-1 | 2015 | |
| Those are the terms. | Şartlarım bunlar işte. | Blackhat-1 | 2015 | |
| Guard. | Gardiyan. Görüşme sona ermiştir. | Blackhat-1 | 2015 | |
| Barrett, how badly do you need this guy? | Barrett, ne kadar çok lazım bu adam sana? | Blackhat-1 | 2015 | |
| It's so good to see you, bro. | Seni gördüğüme çok sevindim kardeşim. Benimkinin yarısı kadar sevinemezsin. | Blackhat-1 | 2015 | |
| Let's get out of here. | Gidelim hadi. | Blackhat-1 | 2015 | |
| So, you planned to reunite with your friend from the moment you landed? | Uçaktan iner inmez arkadaşınla toplanmayı planladın mı? | Blackhat-1 | 2015 | |
| It entered my mind. | Aklıma gelmedi değil. | Blackhat-1 | 2015 | |
| Okay. Please keep them out of sight, if you can help it. | Elinden geldiğince gözden uzakta tut onları lütfen. | Blackhat-1 | 2015 | |
| See? He ripped off and repurposed our code. | Gördün mü? Kodumuzu çalıp değişik bir hale getirmiş. | Blackhat-1 | 2015 | |
| What the hell is this? What? | Ne oluyor burada? Ne ne oluyormuş? | Blackhat-1 | 2015 | |
| The agreement was an approval and a presence for his computer access. | Anlaşma, bilgisayarı sadece yanında biri varken kullanması üzerine onaylanmıştı. | Blackhat-1 | 2015 | |
| I approved it. A DOJ approval. | Biliyorum. Adalet Bakanlığı onayladı bunu. | Blackhat-1 | 2015 | |
| Now you're changing the goalposts? Hola, chica. You came to me. | Kuralları mı değiştiriyorsun? Günaydın chica, bana gelen sizsiniz. | Blackhat-1 | 2015 | |
| How am I supposed to do my work? On an abacus or something? | İşimi nasıl yapmamı bekliyorsunuz? Abaküs üzerinde mi? | Blackhat-1 | 2015 | |
| "Chica"? Am I Hispanic? | Chica mı? İspanyol muyum ben? | Blackhat-1 | 2015 | |
| What the hell's going on? | Ne oluyor ya? Buraya getirilmeniz konusunda ben öne atıldım. | Blackhat-1 | 2015 | |
| I pulled every string to get your convicted felon sprung, Mr. Chen. | Suçlu arkadaşınızın çıkarılması için ben dil döktüm Bay Chen. | Blackhat-1 | 2015 | |
| "Captain" Chen. And I didn't ask. | Yüzbaşı Chen. Sizden böyle bir talepte bulunmadım. | Blackhat-1 | 2015 | |
| I offered partnership, an equivalent, or we would do it on our own. | Size ortak olmayı karşılıklı çalışmayı teklif ettim. | Blackhat-1 | 2015 | |
| He apologizes. | Özür diliyor. | Blackhat-1 | 2015 | |
| My brother misunderstood our arrangement, Special Agent. | Kardeşim anlaşmamızı yanlış anlamış Özel Ajan. | Blackhat-1 | 2015 | |
| Look around. | Etrafına iyi bak. | Blackhat-1 | 2015 | |
| I have to run the morning backup. | Gündüz yedeklemesini çalıştırmak zorundayım. | Blackhat-1 | 2015 | |
| Your network is sitting behind deep packet inspection, | Ağınız, derin paket kontrolünün ve saldırı korumasının muhafazasında. | Blackhat-1 | 2015 | |
| It's extensively firewalled. | Geniş güvenlik duvarları örülmüş durumda. Kesinlikle. | Blackhat-1 | 2015 | |
| So somebody had to physically enter this room and plug the virus in. | Yani birisi bu odaya bizzat gelip virüsü kendi elleriyle yüklemiş. | Blackhat-1 | 2015 | |
| We reviewed keycard scans and surveillance tapes. | Kimlik kartı taramalarını ve güvenlik görüntülerini gözden geçirdik. | Blackhat-1 | 2015 | |
| There was no unauthorized entry. | Yetkisiz hiçbir giriş yapılmamış. | Blackhat-1 | 2015 | |
| Now, we're thinking about a routing weakness. | Yönlendirme zayıflığı ile ilgili olduğunu düşünüyoruz. | Blackhat-1 | 2015 | |
| That's too complicated. He wouldn't have done that. | Çok karmaşık bir şey o. Yapmazlar. Senin dediklerinin de ihtimali yok ama. | Blackhat-1 | 2015 | |
| There's only one person who's authorized to access these terminals. | Bu terminale erişimi olan yetkili tek bir kişi var. | Blackhat-1 | 2015 | |
| Me. | Benim. Parolam ise parmak izim. | Blackhat-1 | 2015 | |
| Can I have some approval now? | Onay var mı şu an? | Blackhat-1 | 2015 | |
| All right. This is the code for our RAT. | UEA'nın kodu bu. | Blackhat-1 | 2015 | |
| See, it's compact. It's slick. Under a meg. You would never have picked up on it. | Yoğunlaştırmış, şişirmişler. Yığınla şey var. Asla tutup da içine dalmaz insan bunun. | Blackhat-1 | 2015 | |
| Ever leave that USB drive on your desk? I suppose so. | USB'ni masanda mı bırakıyorsun hep? Evet. | Blackhat-1 | 2015 | |
| Who works here who doesn't like you? Recently hired? Fired? | Seni sevmeyen, yakın zamanda işe alınmış veya atılmış kimse var mı burada? | Blackhat-1 | 2015 | |
| No. | Var biri. | Blackhat-1 | 2015 | |
| Who? | Kim? Lozano. | Blackhat-1 | 2015 | |
| His mother passed away. He left two weeks ago. | Annesi öldü. Birkaç hafta önce ayrıldı işten. | Blackhat-1 | 2015 | |
| John Lozano. He was only on the job for a month. | John Lozano. Sadece bir ay çalıştı burada. | Blackhat-1 | 2015 | |
| He have access to your office? Yes. | Ofisine giriş yetkisi var mıydı? Evet. | Blackhat-1 | 2015 | |
| I'll pull his employment records. | Çalışan kayıtlarını çıkartırım. Her şeyin altında sahtekarlık yatıyor. | Blackhat-1 | 2015 | |
| Except this. You got his photo ID? | Bunun haricinde. Resimli kimliği burada mı? | Blackhat-1 | 2015 | |
| This section of his code right here is a mess. | Kodun buradaki kısmı tam bir çorba. | Blackhat-1 | 2015 | |
| There's 25 lines, he's left text. It looks incomplete. | 25 satırda bir, yazı yazılmış. Yarım kalmış gibi görünüyor. | Blackhat-1 | 2015 | |
| Are they notes to himself? | Kendi kendilerine not mu bırakmışlar acaba? Tıkanmışlar mı? | Blackhat-1 | 2015 | |
| Maybe he's still writing. | Yazmaya devam ediyordur belki. Evet, bu iyi olur. | Blackhat-1 | 2015 | |
