English
TurkishSearch
English Turkish Sentence Translations Page 8858
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Mr. Belk. | Bay Belk. | Bosch-1 | 2014 |  |
| in that dark, rainy alley two years ago, | ...Roberto Flores'le karşılaştığında... | Bosch-1 | 2014 | |
| he had to make a split second decision. | ...anında bir karar vermek zorunda kadı. | Bosch-1 | 2014 | |
| For us to second guess his actions now | Şu anda bizlerin onun aldığı kararları sorgulayabilemiz imkânsız. | Bosch-1 | 2014 | |
| And unfair. | Aynı zamanda da adil olmaz. O gün yanında değildik. | Bosch-1 | 2014 | |
| We didn't have to make that life or death decision. | O hayat memat meselesi kararı vermek zorunda kalan bizler değildik. | Bosch-1 | 2014 | |
| Now, Mr. Flores | Bay Flores, Dedektif Bosch elini kaldırmasını... | Bosch-1 | 2014 | |
| ignored Detective Bosch's orders | ...ve görebileceği bir yerde tutmasını emrettiğinde bu emre uymadı. | Bosch-1 | 2014 | |
| He ignored Detective Bosch's orders to freeze. | Dedektif Bosch kıpırdama ihtarına uymadı. | Bosch-1 | 2014 | |
| And Mr. Flores was armed. | Ve Bay Flores silahlıydı. | Bosch-1 | 2014 | |
| No one planted that gun in that alley that night. | O gece, o ara sokağa o silahı kimse yerleştirmedi. | Bosch-1 | 2014 | |
| That gun belonged to Mr. Flores and no one else. | O silah yalnızca Bay Flores'e aittir. | Bosch-1 | 2014 | |
| Ooh. Merci beaucoup. | Çok sağol. | Bosch-1 | 2014 | |
| What's the occasion? | Hangi dağda kurt öldü? Onu sepetlettirmediğin için sağ ol. | Bosch-1 | 2014 | |
| I have no idea what you're talking about, Detective. | Neden bahsettiğinizi bilmiyorum, dedektif. Ama brioche için teşekkürler. | Bosch-1 | 2014 | |
| Anything on the tip line? | İhbar hattında bir şey var mı? Evet, var. | Bosch-1 | 2014 | |
| A guy from Hemet called. | Hemet'ten bir herif aradı. Anlaşılan kemikler dünyadışı varlıklara aitmiş. | Bosch-1 | 2014 | |
| Also, uh, Sheila Delacroix. | Bir de Sheila Delacroix var. | Bosch-1 | 2014 | |
| Her brother Arthur Delacroix | Kardeşi Arthur Delacroix, 1994 yılında... | Bosch-1 | 2014 | |
| Surgeries? Yes. | Ameliyat geçirmiş mi? Evet. | Bosch-1 | 2014 | |
| Cranial surgery six months before he went missing. | Kaybolmadan altı ay önce kafatası ameliyatı geçirmiş. | Bosch-1 | 2014 | |
| He fell off his skateboard and cracked his skull. | Kaykayından düşüp kafatasını çatlatmış. | Bosch-1 | 2014 | |
| Follow up with that, then. All right. | O zaman onunla ilgilenelim. Pekâlâ. | Bosch-1 | 2014 | |
| Brasher, | Brasher'ın şu iki yetersiz durumu. | Bosch-1 | 2014 | |
| All right. Thanks. | Tamamdır. Sağ olasın. | Bosch-1 | 2014 | |
| Be safe. | Kendine dikkat et. | Bosch-1 | 2014 | |
| An unnamed LAPD source says that, despite official denials, | İsmini vermeyen bir polis kaynağı resmi kurumların yalanlamasına rağmen... | Bosch-1 | 2014 | |
| Nicholas Trent is, in fact, responsible | ...Nicholas Trent'in Laurel Canyon cinayetinden sorumlu olduğunu... | Bosch-1 | 2014 | |
| which is why he committed suicide. | ...bu yüzden intihar ettiğini söylemiş. | Bosch-1 | 2014 | |
| Unnamed source. Yeah. | İsmini vermeyen. Evet. | Bosch-1 | 2014 | |
| You got any ideas? | Bir fikrin var mı? Kim bilir? | Bosch-1 | 2014 | |
| Tell you one thing... it's good for Irving. | Ama şunu söyleyeyim, Irving'in işine geldi. Basın yakasını bırakmıştır. | Bosch-1 | 2014 | |
| How did closing arguments go? | Kapanış konuşmaları nasıl geçti? Chandler cidden iyi. | Bosch-1 | 2014 | |
| They are gonna find for you, Harry. Yeah, we'll see. | Lehine karar vereceklerdir, Harry. Göreceğiz bakalım. | Bosch-1 | 2014 | |
| Ain't over till the fat lady sings. | Şişman kadın şarkı söylemeden bitmez. | Bosch-1 | 2014 | |
| Oh, speaking of fat ladies... | Şişman kadın demişken... | Bosch-1 | 2014 | |
| ... have a cookie. | ...bir kurabiye alsana. | Bosch-1 | 2014 | |
| Lisa made them for Christmas. Save me from myself. | Lisa, Noel için yapmış. Beni kendimden korumuş olursun. | Bosch-1 | 2014 | |
| I don't know where she learned to bake. | Yemek yapmayı nereden öğrendiğini bilmiyorum ama benden öğrenmediği kesin. | Bosch-1 | 2014 | |
| How is your girl? Fine. | Senin kızın nasıl? İyi. | Bosch-1 | 2014 | |
| Have you been to see her yet? | Onu görmeye gittin mi? Taşındıklarından beri görmedim. | Bosch-1 | 2014 | |
| Harry, | Harry, buradan Vegas dört saatlik yol. | Bosch-1 | 2014 | |
| I'm working a case. | Bir dava üstünde çalışıyorum. Hep dava üstündesin zaten. | Bosch-1 | 2014 | |
| When is the last time you saw Maddie? | Maddie'yi en son ne zaman gördün? | Bosch-1 | 2014 | |
| Flew to Hong Kong for her 12th birthday. | On ikinci doğum gününde Hong Kong'a gitmiştik. | Bosch-1 | 2014 | |
| Kids are a happy thing, Harry. | Çocuklar mutluluk getirir, Harry. | Bosch-1 | 2014 | |
| Even 14 year old girls | Annelerinin hayatını cehenneme çeviren on dört yaşındaki kızlar bile, inan bana. | Bosch-1 | 2014 | |
| Let some light into your life. | Hayatına biraz mutluluk girsin. | Bosch-1 | 2014 | |
| I mean, we couldn't take10 minutes, stop for a bite? | On dakika kenara çekip bir şeyler yiyemez miydik? | Bosch-1 | 2014 | |
| Here's a novel concept... | Al sana roman konusu, işe gelmeden yeseydin olmaz mıydı? | Bosch-1 | 2014 | |
| I didn't have time. | Vaktim olmadı. Dolores son dakikada aradı. | Bosch-1 | 2014 | |
| Had to drive over to her place to pick up the kids... | Arabayla evine gitmem, çocukları alıp okula götürmem gerekti. | Bosch-1 | 2014 | |
| Ms. Delacroix? I'm Detective Bosch. | Bayan Delacroix? Ben Dedektif Bosch, bu da ortağım Dedektif Edgar. | Bosch-1 | 2014 | |
| Uh, come in. | İçeri buyurun. Teşekkür ederiz. | Bosch-1 | 2014 | |
| Uh, May 4, 1994. | 4 Mayıs 1994. | Bosch-1 | 2014 | |
| He had gone to school that day and never came home. | O gün okula gitti, bir daha da dönmedi. | Bosch-1 | 2014 | |
| I was 16. | Ben on altı yaşındaydım. | Bosch-1 | 2014 | |
| Arthur was 12. Um, my father and I | Arthur on iki yaşındaydı. Babamla kaçmıştır diye düşündük... | Bosch-1 | 2014 | |
| You know, t shirts, jeans. | Tişörtler, pantolonlar falan. | Bosch-1 | 2014 | |
| God, it got to be about 9:00, and he hadn't come home. | Tanrım, saat akşam dokuz olmuştu ve hâlâ ortalarda yoktu. | Bosch-1 | 2014 | |
| We went to look for him and couldn't find him. | Onu bulmaya gittiysek de bulamadık. | Bosch-1 | 2014 | |
| My father brought me home, | Babam da beni eve getirdi... | Bosch-1 | 2014 | |
| and he went to the police and | ...sonrasında da polise gidip kayıp olduğunu bildirdi. | Bosch-1 | 2014 | |
| Never heard anything back. | Ondan sonra hiç haber alamadık. | Bosch-1 | 2014 | |
| He just vanished off the face of the Earth. | Yer yarıldı da içine düştü sanki. | Bosch-1 | 2014 | |
| It's... | Özellikle bayram zamanı çok zor oluyor. | Bosch-1 | 2014 | |
| I'm sure. | Eminim öyledir. | Bosch-1 | 2014 | |
| What do you do for a living, Ms. Delacroix? | Ne iş yapıyorsunuz, Bayan Delacroix? | Bosch-1 | 2014 | |
| Um, I'm a casting director. | Kast direktörüyüm. | Bosch-1 | 2014 | |
| TV, mostly. | Çoğunlukla televizyon için. | Bosch-1 | 2014 | |
| Do you have any pictures of Arthur? | Arthur'un resmi var mıydı? | Bosch-1 | 2014 | |
| Uh, yeah. That one. | Evet, şuradaki. | Bosch-1 | 2014 | |
| That... that's us. | Resimde ikimiz varız. | Bosch-1 | 2014 | |
| On the end, | En sonraki de... | Bosch-1 | 2014 | |
| that one is, uh, more close to when he disappeared. | ...kaybolduğu zamana daha yakın bir vakitte çekildi. | Bosch-1 | 2014 | |
| He's about 12 there. | Orada on iki yaşlarında. | Bosch-1 | 2014 | |
| These boys... do you know their names? | Bu çocukların isimlerini biliyor musunuz? | Bosch-1 | 2014 | |
| Oh, sorry. It's been a long time. | Üzgünüm, üstünden çok zaman geçti. | Bosch-1 | 2014 | |
| You know, they were his friends, not mine. | Onun arkadaşlarıydı onlar, benim değil. | Bosch-1 | 2014 | |
| But I do have one more. | Ama bir resmi daha var. Bunları almamızın sakıncası var mı? | Bosch-1 | 2014 | |
| Uh, yeah, if... if you bring them back. | Olur, geri getirecekseniz tabii. | Bosch-1 | 2014 | |
| We'll make copies. | Kopyasını çıkartırız. | Bosch-1 | 2014 | |
| Where did Arthur have his surgery after the accident? | Arthur kazadan sonra nerede ameliyat oldu? | Bosch-1 | 2014 | |
| Uh, children's hospital. | Çocuk hastanesinde. | Bosch-1 | 2014 | |
| We'd like to talk to your father. | Babanızla da konuşmak isteriz. | Bosch-1 | 2014 | |
| Is he still around? | Kendisi sağ mı? | Bosch-1 | 2014 | |
| Samuel Delacroix. | Samuel Delacroix. Vadide oturuyor. | Bosch-1 | 2014 | |
| Manchester trailer park. | Manchester Karavan Parkı. Peki ya anneniz? | Bosch-1 | 2014 | |
| Oh, she left us when we were little. | Bizi küçükken terk etti. | Bosch-1 | 2014 | |
| Woke up one morning, she was gone. | Bir sabah uyandığımızda gitmişti. | Bosch-1 | 2014 | |
| You ever hear from her again? | Bir daha hiç haber alamadınız mı? Hiç de bile. | Bosch-1 | 2014 | |
| But, uh, she left little notes under our pillows | Ama yastıklarımızın altına bizi ne kadar sevdiğini... | Bosch-1 | 2014 | |
| You still have the note? | Notları hâlâ saklıyor musunuz? Çöpe attım. | Bosch-1 | 2014 | |
| You think Arthur might have kept his? | Sizce Arthur saklamış olabilir mi? Sakladığına eminim. | Bosch-1 | 2014 | |
| Pitiful how he hung onto every scrap of her. | Ondan kalan her ufak şeye sıkı sıkıya sarılması ne acıydı. | Bosch-1 | 2014 | |
| Your mother's name? Her maiden name? | Annenizin adı neydi? Evlenmeden önceki adı. | Bosch-1 | 2014 | |
| Christine Dorsett. | Christine Dorsett. | Bosch-1 | 2014 | |
| I don't suppose you know where she is. | Nerede olduğunu bilmiyorsunuzdur herhalde. | Bosch-1 | 2014 | |
| I don't even know if she's alive, and I don't care. | Yaşayıp yaşamadığını dahi bilmiyorum, umurumda da değil zaten. | Bosch-1 | 2014 | |
| What about a photo? | Resmi var mı peki? Yok, ama... | Bosch-1 | 2014 | |
