Search
English Turkish Sentence Translations Page 952
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| He knows I want to wait, so he wants to wait, too. | Beklemek istediğimi biliyor, ve o da beklemek istiyor. | 90210-1 | 2008 | |
| Dude... | Ahbap... | 90210-1 | 2008 | |
| I'm so getting laid. | Sex yapmak üzereyim. | 90210-1 | 2008 | |
| (turns off engine) | Liam iyimisin? | 90210-1 | 2008 | |
| (laughs) Hold on, hold on. | Bir saniye, bir saniye. | 90210-1 | 2008 | |
| I thought Adrianna wanted to wait. | Adrianna'nın beklemek istediğini sanıyordum. | 90210-1 | 2008 | |
| Oh, we did. | Oh, bekledik. | 90210-1 | 2008 | |
| We waited and waited, | Bekledik ve bekledik, | 90210-1 | 2008 | |
| and last night, | ama dün gece, | 90210-1 | 2008 | |
| she thanked me for being so patient. | bu kadar sabırlı olduğum için, bana teşekkür etti. | 90210-1 | 2008 | |
| And then she said she didn't want sex | Ve, ilişkimizde herşey rayına oturana kadar... | 90210-1 | 2008 | |
| to eclipse everything in our relationship. | ...sex istemiyorum dedi. | 90210-1 | 2008 | |
| And I said, "No, no, it won't." | Gerçektenmi? Ve ben dedim ki, "Hayır, hayır, birşey olmayacak." | 90210-1 | 2008 | |
| And then she said, | Ve o dedi ki, | 90210-1 | 2008 | |
| "I know." | "Biliyorum." | 90210-1 | 2008 | |
| And then she said she was ready, right? | Bunu söylediği zaman hazırdı, değil mi? | 90210-1 | 2008 | |
| No, she didn't have to, dude. If she knows, | Hayır, söylemesine gerek yok, dostum. İlişkimiz hakkında... | 90210-1 | 2008 | |
| then there's nothing to worry about and we're good to go. | endişelenecek birşey yok ve gayet iyi gidiyoruz. | 90210-1 | 2008 | |
| Got ya. | Anladım. | 90210-1 | 2008 | |
| Uh, but, yeah, I kinda need some help. | Ama, biraz yardıma ihtiyacım var. | 90210-1 | 2008 | |
| (laughs) Go buy the Kama Sutra. | Git ve Kama Sutra al. | 90210-1 | 2008 | |
| I'm not showing you how it's done. No. | Sana nasıl olduğunu göstermeyeceğim. Hayır. | 90210-1 | 2008 | |
| Not the how, the where and the when. | Nasıl olduğu değil, nerede ve ne zaman olduğu. | 90210-1 | 2008 | |
| You know, I'm thinking, you know, | Düşünüyorum ve... | 90210-1 | 2008 | |
| of coming up with something special. | ...özel bişeyler istiyorum. | 90210-1 | 2008 | |
| You know what you need to do? What? | Neye ihtiyacın olduğunu biliyor musun? Neye? | 90210-1 | 2008 | |
| Trick out a cabana at your Beach Club. | Plaj klübündeki kabini süsle. | 90210-1 | 2008 | |
| Keep talking. | Konuşmaya devam et. | 90210-1 | 2008 | |
| I don't know, um... | Tek yaptıkları buraya gelip ot içmekti. Bilmiyorum... | 90210-1 | 2008 | |
| fill it up with roses, candles, | Güllerle, mumlarla doldur, | 90210-1 | 2008 | |
| maybe buy some champagne. | belki şampanya alırsın. | 90210-1 | 2008 | |
| Yeah, you know, non alcoholic for Ade. | Biliyorsun, Ade için alkol yok. | 90210-1 | 2008 | |
| Cool. Sure. Uh... Maybe make a cool mix CD. | Tabii ki. Belki süper bir CD hazırlarsın. Merhaba, karanlıktan sonra Clark'a hoşgeldiniz. | 90210-1 | 2008 | |
| Set the mood, you know. | Ortam yumuşar. | 90210-1 | 2008 | |
| Like a sex jams CD? | Profesyonel ha Sex şarkıları CD'simi? | 90210-1 | 2008 | |
| Oh! I like it. (laughs) | Oh! Bunu sevdim. | 90210-1 | 2008 | |
| But, uh, what songs do you think I should put on it? | Ama, sence hangi şarkıları koymalıyım? | 90210-1 | 2008 | |
| Well, obviously, "Sex Machine." | Kesinlikle, "Sex Machine." | 90210-1 | 2008 | |
| Obviously, yeah. | Kesinlikle. | 90210-1 | 2008 | |
| Dude, I'm kidding. | Dostum, şaka yapıyorum. | 90210-1 | 2008 | |
| Yeah, me, too. | Ben de. | 90210-1 | 2008 | |
| (sighs) Look, remember, sex is more | Bak, unutma sex kızlar için erkeklere göre... | 90210-1 | 2008 | |
| romantic for girls than it is guys. | ...daha romantizm içerir. | 90210-1 | 2008 | |
| So think Feist, Norah Jones, you know? | Feist'i düşün, Norah Jones'u. | 90210-1 | 2008 | |
| Dude, I don't want to fall asleep, but... | İnsanların yarı doğum günlerini Dostum, uyuyakalmak istemiyorum, ama... | 90210-1 | 2008 | |
| Hey, hey, believe me, you won't. | Hey, hey, inan bana, kalmayacaksın. | 90210-1 | 2008 | |
| It's gonna be a big night, my friend. | Büyük bir gece olacak, arkadaşım. | 90210-1 | 2008 | |
| Enough girl talk. Let's do this. Here you go. | Kız konuşması yeter. Hadi şunu yapalım. Hadi. | 90210-1 | 2008 | |
| I'm so getting laid! | bana şunu hatırlatır... Özür dilerim, çok mu konuştum? Sex yapmak üzereyim! | 90210-1 | 2008 | |
| Navid?! | Navid?! | 90210-1 | 2008 | |
| Yeah! Oh! | Efendim! Oh! | 90210-1 | 2008 | |
| This is all Ethan's fault. | Herşey Ethan'ın suçu. | 90210-1 | 2008 | |
| He scrambled me up about everything. | Beni herşeye karıştırdı. | 90210-1 | 2008 | |
| Honestly, it's like | Açıkçası, sanki... | 90210-1 | 2008 | |
| he got into my head and I just short circuited. | ...kafamın içine girdi ve kısa devre yaptım. | 90210-1 | 2008 | |
| I can't even tell what I want anymore. | Ne istediğimi bile söyleyemedim. | 90210-1 | 2008 | |
| But you're still talking with Dixon tomorrow, right? | Ama yarın Dixon'la konuşacaksın, değil mi? | 90210-1 | 2008 | |
| What are you going to say? | Ne diyeceksin? | 90210-1 | 2008 | |
| I have absolutely no idea. | Kesinlikle bir fikrim yok. | 90210-1 | 2008 | |
| I keep going back and forth. | İleri geri gidip geleceğim. | 90210-1 | 2008 | |
| NAOMI: Children. They are both children. | Çocuklar. İkinizde çocuksunuz. | 90210-1 | 2008 | |
| Seriously, Silver. | Cidden, Silver. | 90210-1 | 2008 | |
| I don't know why you're so stuck on high school boys. | Neden liseli çocuklar arasında takılıp kaldığını anlamadım. | 90210-1 | 2008 | |
| High school boys know nothing about... | Liseli çocuklar Şey hakkında hiçbir şey bilmezler... | 90210-1 | 2008 | |
| Books? | Kitaplar? | 90210-1 | 2008 | |
| For one thing. | Bir tanesi. | 90210-1 | 2008 | |
| How to pleasure a woman, for another. | Kadının zevkleri nelerdir'de diğeri. | 90210-1 | 2008 | |
| Jason has these hands. | Jason'ın elleri. | 90210-1 | 2008 | |
| They're, like, man hands. | Onlar sanki, erkek eli. | 90210-1 | 2008 | |
| Oh. I'm telling you, I cannot wait | Oh. Size söylüyorum, O ellere sahip olmayı... | 90210-1 | 2008 | |
| to have those hands all over this corpus... | O zaman neden bana yardım ediyorsun? bekleyemeyeceğim. | 90210-1 | 2008 | |
| Okay, Naomi. Those kinds of thoughts | Tamam, Naomi. Bunlar sadece düşünce... | 90210-1 | 2008 | |
| you need to keep inside your head. | ...bunları kafanın içinde tutman gerekiyor. | 90210-1 | 2008 | |
| Okay. I'm just saying, | Tamam. sadece söylüyorum, | 90210-1 | 2008 | |
| Liam's hands weren't nearly as big and meaty as Jason's. | Liam'ın elleri Jason'ın elleri kadar büyük ve etli değildi. | 90210-1 | 2008 | |
| Ew! Big and meaty? Ew. | Ew! Büyük ve etli? Ew. | 90210-1 | 2008 | |
| Yeah, what about Liam? Where is he? | Liam'dan ne haber? Nerede? | 90210-1 | 2008 | |
| What's he up to? | Ne yapıyor? | 90210-1 | 2008 | |
| I heard that he moved back to Long Island. | Long Island'a geri taşındığını duydum. | 90210-1 | 2008 | |
| Yeah. He's probably tormenting some hairspray chick | Biraz saç spreyi ve French manikür tırnaklı kızlara... | 90210-1 | 2008 | |
| with French manicured toenails as we speak. | Evet,bağımlı bir insan,bir kere bile olsa ayık kalabildiği zaman, hemen de farklı birisi olur zaten ...konuşarak ızdırap çektiriyordur.. | 90210-1 | 2008 | |
| Ugh. Vomit. | Ugh. Kusmuk. | 90210-1 | 2008 | |
| Thank God I got over that jerk. Amen. | O serseriden kurtulduğum için teşekkürler Tanrım. Amin. | 90210-1 | 2008 | |
| It's actually ridiculous | Aslında çok komik, | 90210-1 | 2008 | |
| how long it took me to get over him. | onu aşalı ne kadar zaman geçti. | 90210-1 | 2008 | |
| He screwed that little skank in my bed. | O küçük aşifteyi benim yatağımda becerdi. | 90210-1 | 2008 | |
| You think that would have done the trick. | Bunun iyi bir hamle olduğunu mu düşünüyor. | 90210-1 | 2008 | |
| Okay, wait. I have to point something out. | Bekle. Kaçırdığımız bir nokta var. | 90210-1 | 2008 | |
| You didn't actually find Annie in bed with Liam. | Aslında Annie'i Liam'la yatağında yakalamadın. | 90210-1 | 2008 | |
| You found her wrap. That's circumstantial evidence. | Onun şalını buldun. Bu tesadüfi bir kanıt. | 90210-1 | 2008 | |
| Silver, she did it. | Silver, o yaptı. | 90210-1 | 2008 | |
| She slept with my man in my bed, | Benim erkeğimle benim yatağımda, | 90210-1 | 2008 | |
| and then she called the cops on my party. | ve sonra partime polisleri çağırdı. | 90210-1 | 2008 | |
| Three people heard her. | Onu duyan 3 kişi var. | 90210-1 | 2008 | |
| Okay, I know that she called the cops. | Tamam, Biliyorum polisleri o çağırdı. | 90210-1 | 2008 | |
| I'm not saying Annie's not a rat. | Annie'nin hain olmadığını söylemiyorum. | 90210-1 | 2008 | |
| She's a rat, but come on. | Hain, ama... | 90210-1 | 2008 | |
| A skank? I don't know. | ...aşifte? Bunu bilmiyorum. | 90210-1 | 2008 | |
| Well, I know. She did it, okay? | Ama ben biliyorum. o yaptı, tamam mı? | 90210-1 | 2008 | |
| And she needs to be punished. | Ve cezalandırılmaya ihtiyacı var. | 90210-1 | 2008 |