Search
English Turkish Sentence Translations Page 1094
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Is there something wrong? No, no. Nothing. | Bir sorun mu var? Hayır, hayır. Yok bir şey. | 906-1 | 2009 | |
| All that was found on him was a wrist watch, nothing else. | Adamda bulunan tek şey bir kol saati, başka bir şey yok. | 906-1 | 2009 | |
| It stopped at 9:06. | Saat 9:06'da durmuş. | 906-1 | 2009 | |
| Would you say that was a possible time of death? | Muhtemelen ölüm saatinin o olduğunu söyleyebilir misin? | 906-1 | 2009 | |
| Most likely, or shortly after that. | Büyük bir ihtimalle, ya da kabaca bundan sonra. | 906-1 | 2009 | |
| The lab found just the victims fingerprints, nothing else. | Laboratuvar kurbanın sadece parmak izini buldu, başka bir şey yok. | 906-1 | 2009 | |
| OK, thanks. | Tamam, teşekkürler. | 906-1 | 2009 | |
| Sara! What are you doing barefoot outside? | Sara! Yalınayak dışarıda ne yapıyorsun? | 906-1 | 2009 | |
| Common, let's put on your shoes. | Hadi, ayakkabılarını giyelim. | 906-1 | 2009 | |
| Majda?! | Majda? | 906-1 | 2009 | |
| Why are you wearing this dress, Sara? It's not mine. It was Eve's. | Neden bu elbiseyi giyiyorsun, Sara? Benim değil, Eve'nin. | 906-1 | 2009 | |
| Daddy, is it true that you killed Eve? | Baba, Eve'yi öldürdüğün doğru mu? | 906-1 | 2009 | |
| Did mom tell you that? She's not my mom. | Annen mi anlattı? O benim annem değil. | 906-1 | 2009 | |
| She told you that as well? Once. | Onu da mı söyledi? Bir keresinde. | 906-1 | 2009 | |
| Hi! Hi. Where? | Selam! Selam. Nerede? | 906-1 | 2009 | |
| Stop, rewind a bit. | Dur, biraz geri sar. | 906-1 | 2009 | |
| Look, that's his car. It's him. | Bak, onun arabası. Evet, onun. | 906-1 | 2009 | |
| How far is it from the bridge? Just over a kilometer. | Köprüden ne kadar uzakta? Bir kilometre kadar. | 906-1 | 2009 | |
| Why would he take the side road? | Neden tali yola çıkmamış? | 906-1 | 2009 | |
| He might have been looking for something. | Bir şey arıyor olabilir. | 906-1 | 2009 | |
| What? Let's see the rest of the tape. | Ne? Bandın geri kalanını görelim. | 906-1 | 2009 | |
| Are you from the police? How did you know? | Polis misiniz? Nereden bildiniz? | 906-1 | 2009 | |
| If it's about that ticket, I've already paid it! | Biletle ilgiliyse, çoktan parasını ödemiştim! | 906-1 | 2009 | |
| No, no that's not why I'm here. I have a few questions. | Hayır, hayır o yüzden burada değilim. Birkaç sorum var. | 906-1 | 2009 | |
| I've lived here for 40 years. | 40 yıldır burada yaşıyorum. | 906-1 | 2009 | |
| Those who wander alone on that bridge are about to commit suicide. | O köprüde kim yalnız dolaşıyorsa, intihar etmek üzeredir. | 906-1 | 2009 | |
| You are positive he was alone? | Yalnız olduğuna emin misiniz? | 906-1 | 2009 | |
| Unless somebody was in the trunk. | Arabanın bagajında birisi çıkmamışsa... | 906-1 | 2009 | |
| What you've found so strange about it? | Sizce bu olayda garip olan nedir? | 906-1 | 2009 | |
| When I passed by, he wished me good morning. | Yanından geçtiğimde, bana günaydın dedi. | 906-1 | 2009 | |
| Those who are about to commit suicide are usually silent. | İntihar etmek üzere olanlar genellikle sessizdirler. | 906-1 | 2009 | |
| Marjan Ozim, piano teacher | Marjan Ozim, piyano öğretmeni. | 906-1 | 2009 | |
| Marjan Ozim, music critic "Zurnal" magazine | Marjan Ozim, Zurnal dergisi müzik eleştirmeni. | 906-1 | 2009 | |
| Marjan Ozim pianist | Marjan Ozim, piyanist. | 906-1 | 2009 | |
| The number you've dialled is temporarily unavailable... | Aradığınız numara geçici olarak kullanılmamaktadır... | 906-1 | 2009 | |
| I'm looking for Marjan Ozim. Try the office next door. | Marjan Ozim'i arıyorum. Yan taraftaki ofise bakın. | 906-1 | 2009 | |
| Here, this is for you. | Buyurun, bu sizin için. | 906-1 | 2009 | |
| Is this Marjan Ozim's office? No. | Burası Marjan Ozim’in Ofisi mi? Hayır. | 906-1 | 2009 | |
| Do you know him? Yes, why? Is there something wrong? | Onu tanıyor musunuz? Evet, neden? Bir sorun mu var? | 906-1 | 2009 | |
| He's dead. | Öldü. | 906-1 | 2009 | |
| Who are you?! Police inspector. | Siz kimsiniz? Polis. | 906-1 | 2009 | |
| What do you mean... what happened? Suicide, most likely. | Nasıl yani... Ne oldu? Büyük bir ihtimalle, intihar. | 906-1 | 2009 | |
| Did you know him well? | Onu iyi tanır mıydınız? | 906-1 | 2009 | |
| He writes music reviews for our paper, occasionally. | Ara sıra gazetemizde müzik eleştirileri yapardı. | 906-1 | 2009 | |
| It's been a while since he was last time here. | En son buraya, geçenlerde gelmişti. | 906-1 | 2009 | |
| Funny guy, this Marjan. | Bu Marjan komik adammış. | 906-1 | 2009 | |
| He was posing as a woman in one chatroom. | Sohbet odalarından birinde kadın kılığındaymış. | 906-1 | 2009 | |
| His nickname was "Natasha". | Lakabı da "Natasha". | 906-1 | 2009 | |
| Yes? I'll be right there. | Evet? Hemen geliyorum. | 906-1 | 2009 | |
| Bye. Bye. | Eyvallah. Güle güle. | 906-1 | 2009 | |
| Here's your Marjan. | İşte senin Marjan. | 906-1 | 2009 | |
| So nobody came to claim his body. Nope. | Yani cesedini almaya kimse gelmedi. Aynen. | 906-1 | 2009 | |
| Does it happen often? What? That nobody claims the remains. | Bu sık sık olur mu? Ne? Kalanları kimsenin istemediği. | 906-1 | 2009 | |
| You wouldn't believe it. | İster inan ister inanma. | 906-1 | 2009 | |
| When was he cremated? This morning. | Ne zaman yakıldı? Bu sabah. | 906-1 | 2009 | |
| What's the procedure in such cases? We throw the ashes away. | Bu şekilde olduğunda prosedür nedir? Külleri atarız, gider. | 906-1 | 2009 | |
| And what will you do with it? | Onunla ne yapacaksın? | 906-1 | 2009 | |
| Good afternoon. Have you seen Mr. Ozim lately? | İyi günler. Son zamanlarda Bay Ozim'i gördünüz mü? | 906-1 | 2009 | |
| Strangely enough, but no. I haven't seen him for ages. | Garip belki ama, hayır. Çoktan beridir görmedim. | 906-1 | 2009 | |
| He doesn't answer the phone | Telefona cevap vermiyor. | 906-1 | 2009 | |
| and he was supposed to give piano lessons to my son. | Üstelik oğluma piyano dersleri vermeyi düşünüyordu. | 906-1 | 2009 | |
| How strange. I think I heard the piano a couple of days ago. | Ne tuhaf. Oysa bir kaç gün önce piyano sesi duymuştum. | 906-1 | 2009 | |
| Do you know which birthday I have today? 1 | Doğum günümün ne zaman olduğunu biliyor musun? | 906-1 | 2009 | |
| I'd at least like to know when yours is... | En azından ben seninkini bilmek isterim. | 906-1 | 2009 | |
| I can do your astrological chart reading. | Astrolojik haritanı okuyabilirim. | 906-1 | 2009 | |
| I know almost nothing about you... | Senin hakkında hemen hemen hiçbir şey bilmiyorum. | 906-1 | 2009 | |
| I was born at 9:06. | Saat 9:06'da doğmuşum. | 906-1 | 2009 | |
| Why are you here?! It's not Friday. Why have you left Sara alone?! | Neden buradasın? Bugün cuma değil. Sara'yı neden yalnız bıraktın? | 906-1 | 2009 | |
| It's none of your business! Don't you ever do that again! | Seni hiç ilgilendirmez! Bunu bir daha yapma! | 906-1 | 2009 | |
| Like you care?! Sara is my daughter, too! | Senin gösterdiğin hassasiyet gibi mi? Sara benim de kızım! | 906-1 | 2009 | |
| Your daughter is dead. | Senin kızın öldü. | 906-1 | 2009 | |
| Thank god I don't have to put up with this bullshit anymore. | Tanrıya şükür bu saçmalıklara artık katlanmak zorunda değilim. | 906-1 | 2009 | |
| What does she say about Sara? | Sara hakkında ne diyor? | 906-1 | 2009 | |
| She's using her to torture me... and herself... and everyone else. | Bana işkence yapmak için onu, kendini, hatta herkesi kullanıyor. | 906-1 | 2009 | |
| Typical of women. That's exactly why I divorced Ksenja. | Tipik kadın özelliği. Ksenja'dan boşanma sebebimde aynen budur. | 906-1 | 2009 | |
| Did Masa pass the exam? The results haven't arrived yet. | Masa sınavı geçti mi? Sonuçlar henüz gelmedi. | 906-1 | 2009 | |
| Good afternoon. | İyi günler. | 906-1 | 2009 | |
| Have you got those things ready for me? Sure. Shall I get them now? | O şeylerden benim için de var mı? Elbette. Hemen getireyim mi? | 906-1 | 2009 | |
| Yes, please. | Evet, lütfen. | 906-1 | 2009 | |
| Here it is, sir. | İşte burada, efendim. | 906-1 | 2009 | |
| Listen, would you take on another house? Sure, why not. | Başka bir evi temizlemek ister misin? Elbette, neden olmasın. | 906-1 | 2009 | |
| Matija! | Matija! | 906-1 | 2009 | |
| Going on a trip? No, I'm moving. | Turlamaya mı gidiyorsun? Yok, taşınıyorum. | 906-1 | 2009 | |
| You worked things out with your wife? No, no. | Karınla işleri yoluna koydun mu? Hayır, hayır. | 906-1 | 2009 | |
| Well, no more questions then. Can I have the bill? | O halde başka soru yok. Faturayı alabilir miyim? | 906-1 | 2009 | |
| You are mister Marjan? | Siz Bay Marjan mısınız? | 906-1 | 2009 | |
| I'm glad I've finally met you. You play piano brilliantly... | Sonunda tanışabilmemize sevindim. Harika piyano çalıyorsunuz,... | 906-1 | 2009 | |
| your playing kept me awake many nights... | ...sizin nağmeler çoğu gece beni uyanık tutuyor. | 906-1 | 2009 | |
| Some neighbors complain, but I always defend you. | Bazı komşular şikâyet ediyor, ama ben her zaman sizi savunuyorum. | 906-1 | 2009 | |
| Don't worry. | Merak etmeyin. | 906-1 | 2009 | |
| Where have you been? | Nerelerdeydiniz? | 906-1 | 2009 | |
| On a trip. | Seyahatte. | 906-1 | 2009 | |
| On a tour, right? | Dünya turu, değil mi? | 906-1 | 2009 | |
| Pardon me for being here. I know I shouldn't have... | Buraya geldiğim için kusura bakma. Gelmemem gerektiğini biliyorum. | 906-1 | 2009 | |
| How did you enter? | Nasıl girdin? | 906-1 | 2009 | |
| I have the key. | Anahtarım var. | 906-1 | 2009 | |
| I've only come to take my things. | Eşyalarımı almaya geldim. | 906-1 | 2009 | |
| Were you two a couple? | Sevgili miydiniz? | 906-1 | 2009 | |
| No, only occasionally. | Hayır, arada bir takılırdık. | 906-1 | 2009 | |
| He didn't want to commit. | Bağlanmak istememişti. | 906-1 | 2009 |