Search
English Turkish Sentence Translations Page 152334
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
He needs to constantly prove to himself and the others | Diğerlerine ve kendine... | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
that he's worth something. | ...bir değeri olduğunu ispatlamak ihtiyacındadır. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
And if I know for sure that I'm a genius? | Peki dâhi olduğuma eminsem? | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Why write then? | Neden yazıyorum o zaman? | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Well, I must say | Şunun için varolduğumuzu... | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
that we exist for... | ...söylemeliyim... Ve en önemlisi, kendilerine inanmalarına izin ver. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
In any case, all this technology of yours... | Her durumda, tüm bu teknoloji... | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
and other bullshit | ...ve diğer boklar... | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
are only designed in order to work less and eat more. | ...daha az çalışmak ve daha çok yemek için tasarlanmış. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Unlike all other human activities, this one is unselfish. | Diğer uğraşlardan farklı olarak, bu bencil ve çıkarcı bir uğraş değil. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Great illusions! Images of the absolute truth! | Muhteşem yanılsamalar! Mutlak doğrunun imgeleri! | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Are you listening to me, Professor? | Beni dinliyor musun Profesör? | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
What unselfishness are you talking about? | Ne cömertliğinden söz ediyorsun sen? | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
People still die of hunger. Have you fallen from the moon? | İnsanlar hâlâ açlıktan ölüyor. Aydan mı geldin? | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Are you going to teach me about the meaning of life? | Bana hayatın anlamını mı öğreteceksin? | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
It's useless. You might be a professor, but an ignorant one. | Çok yararsız. Bir profesör olabilirsin, ama cahilsin. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
And the moon became like blood... | Ve ay kan gibi oldu... | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
And the stars of the sky fell to the earth, | Ve gökyüzünün yıldızları dünyaya düştü, | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
as a fig tree casts its unripe figs | güçlü bir rüzgarla sallandığında | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
when shaken by a great wind. | ham incirlerini fırlatan bir incir ağacı gibi. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
And the sky was split apart like a scroll when it is rolled up. | Ve gökyüzü ayrıldı, sarılan bir parşömen tomarı gibi. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
And every mountain and island were moved out of their places. | Ve bütün dağlar ve adalar yerlerinden oynadı. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
and the rich and the chiliarchs | zenginler ve generaller | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
and they said to the mountains and to the rocks, "Fall on us | ve dağlara ve kayalara dediler ki, "üstümüze düşün... | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
and hide us from the presence of Him who sits on the throne, | ve bizi tahtında oturan O'nun görüşünden saklayın. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
and from the wrath of the Lamb, | ve Kuzu'nun gazabından. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
and who is able to stand?" | ve kim dayanabilecek?" | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
two of them... | ikisi... | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
were going to a village which was about 60 stadia from... | bir köye gidiyorlardı, 60 stadia uzaklıktaki... | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
named... | adı... | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
And while they were conversing and discussing... | Ve onlar sohbet ederlerken... | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
But their eyes were prevented from recognizing Him. | Ama onların gözleri O'nu hatırlamadılar. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
And He said to them: "What are these words... | Ve O, onlara dedi ki: "Değiş tokuş edip durduğunuz bu sözcükler ne... | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
you are exchanging with one another, and why are you sad?" | ...ve neden üzgünsünüz?" | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
And one of them, named... | Ve biri, adı... | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
You were speaking of the meaning... | Hayatımızın... anlamı... | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Take music, for instance. | Müziği ele alalım örneğin... | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Less than anything else, it is connected to reality, | Gerçek ile bağlantısı diğer şeylere göre çok az. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
or if connected at all, it's done mechanically, not by way of ideas, | Bağlantısı olsa bile, bu bağlantı mekanik bir yolla kuruluyor, fikirler yoluyla değil. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
just by a sheer sound, devoid of... any associations. | Yalnızca sesle, herhangi bir çağrışımdan yoksun. Çocuğunu hiç düşündün mü? Çocuğunu hiç düşündün mü? Çocuğunu hiç düşündün mü? | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
What is it that resonates in us in response to noise brought to harmony, | Armoni haline gelen gürültüye yanıt olarak içimizde yankılanan... | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
making it the source of the greatest delight | ...onu en büyük hazzın kaynağı haline getiren... Anlayacak ne var ki? Binomial teorisi mi bu? | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
After all, everything has some sense. | Yine de, her şeyin biraz anlamı vardır. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Sense and reason. | Anlam ve nedeni. Sessiz ol, Maymun'u uyandıracaksın. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Unfortunately, yes. There's no other way. | Seni tanıdığım güne lanet olsun alçak herif! Seni tanıdığım güne lanet olsun, alçak herif! Seni tanıdığım güne lanet olsun alçak herif! | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
It looks morbid, don't you think, Professor? | Ürkütücü görünüyor, sizce de öyle değil mi Profesör? | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
I don't feel like going there first. | Oraya ilk giden olmak istediğimi sanmıyorum. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
And Chingachgooks can never be volunteers. | Chingachgooks'lar hiçbir zaman gönüllü olamazlar. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Have you got matches? | Kibritin var mı? | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
The long one will go. | Uzun çeken gidecek. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Why don't you throw one of your nuts at least? | Neden en azından somunlarından birini atmıyorsun? | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Sure. As you wish. | Elbette. Nasıl istersen. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
One more? | Bir kez daha? | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
All right... I'll go. | Tamam... Gidiyorum. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Go that way! Open the door and go in! | O yoldan git! Kapıyı aç ve içeri gir! Neden? Dönmemelisiniz. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Me again? Do I have to go in first again? | Yine ben mi? İçeri ilk giren yine ben mi olacağım? | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Drop it, I beg you. | Bırak onu, yalvarırım. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
If something happens, I can save you, but not this way... | Bir şey olursa seni korurum, ama bu şekilde değil... | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
I beg you! Who are you going to fire at? | Sana yalvarıyorum! Kime ateş edeceksin? | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Go, we haven't got much time! | Git, fazla zamanımız yok! | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
I hope you haven't got anything like that? | Umarım bunun gibi bir şeyin yoktur? | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Oh, God! Did you come here to die? | Of, Tanrım! Buraya ölmek için mi geldin? | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
No, it's just in case. | Hayır, yalnızca ne olur ne olmaz diye. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Writer! Come back! | Yazar! Geri dön! | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Come back! You want to get yourself killed? | Geri dön! Kendini öldürmek mi istiyorsun? | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
I told you to wait by the exit! Stop! Don't move! | Çıkışta beklemeni söylemiştim! Dur! Kıpırdama! | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
That's all your pipe. | Tüm söylediğin bu! | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Why? You should've gone in there first. | Neden? Oraya ilk sen gitmeliydin. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
He was so scared that he went the wrong way. | Yanlış yola girmiş olmaktan çok korktu. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
One more experiment. | Bir deneme daha. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
There's no such thing as facts. Especially here. | Gerçekler diye bir şey yok. Özellikle burada. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
All this is someone's idiotic invention. | Tüm bunlar birinin aptalca buluşları. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
But you, of course, must find out whose invention it is. | Ama sen, elbette bunun kimin buluşu olduğunu bulmalısın. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
What good can your knowledge do? | Daha önce size anlattığım her şey... | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Who is going to get guilty conscience because of it? Me? | Bunun yüzünden kim vicdan azabı çekecek? Ben mi? Uzun çöp. Bu sefer şanslı değildin. Uzun çöp. Bu sefer şanslı değildin. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Some bastard would criticize me, I get wounded. | Bazı piçler beni eleştirir, yaralanırım. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Another would loud me, I get wounded again. | Diğerleri beni yüceltir, yine yaralanırım. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
I would put my heart and soul in it, they gobble up both my heart and soul. | Yüreğimi ve ruhumu koyarım içine, hem ruhumu hem yüreğimi telaşla yerler. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
I would relieve my soul of filth, they gobble it up too. | Pis ruhumu kurtarırım, onu da yerler. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
They're all so literate. | Hepsi çok okumuş. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
They all got sensory deficiency. | Hepsinin duyusal yoksunluğu var. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
And they all demand: more, more! | Ve hepsi çok, daha çok istiyor! | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
If it's constant torment for me, a painful, shameful occupation, | Benim için sabit bir azap, acı dolu, utandırıcı bir uğraş... | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
sort of squeezing out a hemorrhoids. | ...bir tür hemoroit sıkma ise... | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
I used to think that someone would get better because of my books. | Eskiden birilerinin benim kitaplarım sayesinde daha iyi olabileceğini düşünürdüm. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
No, nobody needs me! | Hayır, kimsenin bana ihtiyacı yok! | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
In two days after I die they'll start gobbling up someone else. | Ben öldükten iki gün sonra başka birini midelerine indirmeye başlayacaklar. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
I wanted to change them, but it's they who've changed me. | Onları değiştirmek istedim, ama onlar beni değiştirdi. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Making me in their own image. | Beni kendi imgelerine uygun hale getirdiler. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
with all the changes looming far behind the horizon. | Ufkun gerisinde hayal gibi beliren tüm değişimlerle. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Now the future and the present are one. | Şu an "gelecek" ve "şimdi" aynı şey. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Gosh, how lucky you are! | Hay allah, ne kadar şanslısın! | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Yes. But why not forever? | Evet. Ama neden sonsuza kadar değil? | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
I can imagine what torture it was for you being in there. | Orada olmanın senin için ne büyük işkence olduğunu hayal edebiliyorum. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
It's called "the meat mincer", but it's much worse than any mincer. | "Et doğrayıcı" deniyor, ama tüm doğrayıcılardan daha kötü. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
So many people perished there! | Birçok insan burada öldü! | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Porcupine sent his brother to die there. | Porcupine, kardeşini orada ölüme yolladı. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
The boy was so delicate, very talented. | Oğlan çok hassastı, çok yetenekliydi. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
It's still warm in the sun, Only that's not enough. | Güneşin altı hala sıcak, sadece yeterli değil. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
All that true could have come, | Tüm o hakikat gelebilirdi, | Stalker-1 | 1979 | ![]() |