Search
English Turkish Sentence Translations Page 152335
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Only that's not enough. | Sadece o yeterli değil. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
No evil was slighted in the good aftermath, | İyi "kötü sonuç"ta hiçbir kötülük önemsenmedi, | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Life forever was tucking, Caring, making me laugh. | Hayat sonsuza dek içine alıyordu, ilgileniyor ve beni güldürüyordu. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
No leaves ever seared, No limbs broken rough. | Hiçbir yaprak kızarmadı, hiçbir dal kırılmadı. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Day, like glass, washed all clear, Only that's not enough. | Gün, bir bardak gibi tertemiz yıkandı, Sadece bu yeterli değil. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Good, aren't they? That's his verses. | İyi, değil mi? Bu onun dizeleri. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Why do you fidget? Fussing all the time? | Neden rahat duramıyorsun? Sürekli telaşlısın? | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
I'm just... I get sick just looking at you! | Ben sadece... Sana bakmak bile beni hasta ediyor! | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
I'm proud that I was right about you. | Sizin hakkınızda yanılmadığım için gurur duyuyorum. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Look at him! He's happy that everything ended well! | Ona bak! Her şey, iyi sonlandığı için mutlu! | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Fate! Zone! I'm a fine man, he says! | Yazgı! Bölge! Ben iyi bir adamım diyor! | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
You think I didn't see how you shoved the two long matches at me? | İki uzun kibriti bana nasıl kakaladığını görmediğimi mi sanıyorsun? | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
No, you don't understand... Of course, how could I? | Hayır, anlamıyorsun... Elbette, nasıl anlayabilirim? | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
I'm sorry, Professor, no offense meant, | Üzgünüm Profesör, seni incitmek istemedim. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
but this jerk has chosen you to be his favorite. | Ama bu alçak favori olarak seni seçti. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
And me, a second rate creature, he shoves into that pipe! | Ve beni, ikinci sınıf bir yaratıcıyı, bu borunun içine itti! | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
What right have you got to decide | Kimin yaşayacağına ve kimin "et doğrayıcı"sına gideceğine... | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
who is to live and who is to go into the meat mincer? | ...karar vermeye ne hakkın var? | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
What? One long match out of the two long ones? | Ver onu bana! Ne? İki uzun çöp dışında bir tane daha var mıydı? | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
The matches are nothing. | Çöpler hiçbir şey değildir. Bırak artık. Sakinleş. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
The Zone had let you through earlier, under the nut, | Bölge içinden geçmenize daha erken izin verdi, somunun altında... | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
so it became clear that only you could go through the meat mincer. | Dolayısıyla et doğrayıcısına sadece senin girebilecek olman açıklık kazandı. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
And we just followed you. | Ve biz sadece seni izledik. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
You can't even imagine how dangerous it is to make a mistake here. | Burada bir hata yapmanın ne kadar tehlikeli olduğunu düşleyemezsin bile. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
But someone had to be first! | Ama biri ilk olmalıydı! | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Yes? No, it's not a clinic! | Evet? Hayır, burası bir klinik değil! | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
You see, someone has to go first! | Görüyorsun ya, biri ilk giden olmalı! | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Laboratory nine, please. | Laboratuar 9 lütfen. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
What do you want? Just a few words with you. | Ne istiyorsun? Sadece biraz konuşmak. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
You've hidden it. I've found it. | Sen onu sakladın. Ben buldum. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
you may set my colleagues against me, but it's too late. | İş arkadaşlarımı bana karşı kışkırtabilirsin, ama artık çok geç. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Do you realize that's the end of you as a scientist? | Bunun bir bilim adamı olarak senin sonun olduğunun farkında mısın? | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Do you realize what will happen if you dare? | Buna cüret edersen ne olacağının farkında mısın? | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Oh God, you are not even a Herostratos. | Of Tanrım, bir Herostratos bile değilsin. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
It's just that you've always wanted to make my life unbearable | Sadece hayatımı çekilmez yapmak istedin her zaman. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
because twenty years ago I slept with your wife. | Çünkü yirmi yıl önce karınla yatmıştım. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Don't you dare hang up on me! | Bana tutulmaya cesaret etme! | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Prison is not the worst thing expecting you. | Hapishane, seni bekleyen en kötü şey değil. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
The worst is that you'll never be able to forgive yourself for this. | Git, fazla zamanımız yok! | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
And all come rushing here? | Hepsi telaşla buraya mı koşacaklar? | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
You're not the only stalker on Earth. | Sen dünyadaki tek iz sürücü değilsin. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
No stalker can know | Önderlik ettiklerinin yanlarında ne getirdiğini... | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
And the number of unmotivated crimes is on the rise! | Ve güdülenmemiş suçların sayısı yükselişte! | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Isn't that your doing? | Bu senin işin değil mi? | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Take coups d'etat by the military, or the mafia penetrating governments, | Askerî darbeleri ele alalım, ya da mafyanın içine sızdığı hükümetleri. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
all that filth, kept for the time being in safes? | Tüm bu pislikler, şimdilik güvende mi tutuluyor? | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Not in the good ones, no! But in the bad ones, certainly! | İyilerine değil, hayır! Ama kötülerine, kesinlikle! | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
that would extend over the whole of mankind. | ...bu çeşit aşka ve nefrete yeteneği yoktur. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Well, money, a woman, maybe a desire for revenge, | Para, bir kadın, belki bir intikam arzusu. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Let my boss be overrun by a car, that I can understand. | Let my boss be overrun by a car, that I can understand. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
These are not just wishes, this is ideology, action, concepts. | Bunlar sadece dilek değil, bu bir ideoloji, eylem, kavramlar. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
There cannot be happiness at someone else's expense. | Başkasının mutsuzluğu pahasına mutlu olunmaz. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
I can see quite clearly now | İnsanları iyi işlere boğmak istediğini... | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
that you plan to overwhelm mankind with good deeds. | ...şimdi daha açık görebiliyorum. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
As for me, I'm not a bit worried about you or myself, | Bana gelince, senin için ya da kendim için hiç kaygılanmıyorum. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
and least of all about mankind. | İnsanlık içinse neredeyse hiç üzülmüyorum. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Because you're not going to achieve anything. | Çünkü hiçbir şey elde edemeyeceksin. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
At best you'll get your Nobel Prize. | En iyi olasılıkla Nobel ödülünü alacaksın. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Or rather you'll get something absolutely incongruous, | Ya da aksine, tamamen uygunsuz bir şeyler alacaksın... | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
You dream of one thing, but you get quite another. | Bir şey düşlüyorsun, ama diğerini alıyorsun. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Telephone... electricity... | Telefon... Elektrik... | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Maybe we'd better be going? | Belki gitmemiz daha iyi olurdu? Neden yaptı bunu? Bunu neden yaptı ki? Neden yaptı bunu? | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
By the way, it's absolutely clear to me | Bu arada, artık açıkça anlıyorum... | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
is just a form of apologizing. | Benim öğretmenimdi. Gözlerimi o açtı. ...özür dilemenin bir yolu. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Will you please stop it, do me a favor. | Şunu keser misin lütfen, bana bir iyilik yap. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Professor, come here, please. | Profesör, buraya gelin lütfen. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Wait a minute. Don't be in a hurry. | Bekle bir dakika. Acele etme. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
I know, you're going to get mad. | Biliyorum, çılgına döneceksiniz. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Anyway, I must tell you... | Ama size anlatmak zorundayım... | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Your innermost wishes will be made real here. | En derindeki dilekleriniz burada gerçeğe dönüşecek. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Your most sincere wish! Born of suffering! | En önemli dileğiniz! Istırabın doğuşu! | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
concentrate and try to recall your whole life. | ...ve tüm hayatınızı anımsamayı denemelisiniz. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
And most important... | Ve en önemlisi... | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Most important... | En önemlisi... | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
You have to believe! | İnanmak zorundasınız! | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Now you can go. | Şimdi gidebilirsiniz. Tüm bunlar Bölge'de bütün dileklerin gerçekleştiği bir yerin olduğuna dair... Bu boru korkunç bir yer! Bölge'nin en korkunç yeri. Bu boru korkunç bir yer! Bölge'nin en korkunç yeri. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Me? No, I don't want to. | Ben? Hayır, istemiyorum. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
I doubt... | Geçeceğinden... | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
it's very unlikely I'll get any kinder. | ...daha sevecen olacağımı sanmıyorum. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Humiliating yourself, sniveling, praying? | Kendini küçük düşürmek, sızlanmak, dua etmek? | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
What's so bad in praying? | Dua etmenin nesi kötü? | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
It's just your pride speaking. | Sadece kibir konuşması. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
We see before us Professor's new invention! | Kendimizden önce Profesörün yeni buluşunu gördük! | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
An appliance exploring human souls! Soulmeter! | İnsan ruhunu araştıran bir aygıt! Ruhmetre! | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
It's only a bomb. | O yalnızca bir bomba. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
No, it's just a bomb. Twenty kilotons. | Hayır, sadece bir bomba. 20 "kiloton". | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
We had it assembled with my friends. | Arkadaşlarımla monte ettik. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
With my former colleagues. | Eski meslektaşlarımla. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
But if this thing gets into the wrong hands... | Ama bu şey yanlış ellere geçerse... | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
We came to the conclusion then... | Sonuca geldik o halde. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
that we shouldn't destroy the Zone after all. | Bölge'ye zarar vermemeliyiz yine de. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Even if it's some miracle, it's still part of nature, | Bir mucize bile olsa, hâlâ doğanın bir parçası... | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
and therefore, a hope in a sense. | ...ve dolayısıyla, bir anlamda umut. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
They had hidden that bomb, and I've found it. | Bu bombayı sakladılar ve ben onu buldum. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
The old building, bunker four. | Eski bina, Bunker 4. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Never do anything that can't be undone. | Telafi edilemeyecek hiçbir şey yapma. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
I can get no peace, no sleep. | ...huzur bulamam, uyuyamam. | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Or maybe, my innermost won't let me do it? | Veya belki benim en içerdeki'm bunu yapmama izin vermeyecek? | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
You're a civilized man, aren't you? | Sen uygar bir insansın, değil mi? | Stalker-1 | 1979 | ![]() |
Why? What have I done... to you? | Neden? Ben ne yaptım... sana? | Stalker-1 | 1979 | ![]() |