Search
English Turkish Sentence Translations Page 2324
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Did you live well, my brother! | İyi misin kardeşim? | Aenggeurimam-1 | 2015 | ![]() |
Aigoo! This punk! | Seni hergele! | Aenggeurimam-1 | 2015 | ![]() |
Is Hyungnim Dong Chil well? | Dong Chil abi iyi mi? Lafını bile açma. | Aenggeurimam-1 | 2015 | ![]() |
He's such a strong personality even inside that if I'm not there he'll suffer quite a bit. | İçeride bile o kadar baskın bir karakter ki ben de olmayınca çok çekecek. | Aenggeurimam-1 | 2015 | ![]() |
Don't be like that and let's at least buy some sweet red bean jelly for him. | Böyle yapma da gel en azından ona kırmızı fasulye tatlısı alalım. | Aenggeurimam-1 | 2015 | ![]() |
Who is your real hyungnim? | Normal görünen biri nasıl bir çocuğu öldürür? | Aenggeurimam-1 | 2015 | ![]() |
My young friends who lived with punches towards other kids have now become gentle lambs. | Diğer çocuklara yumruklarını gösteren genç arkadaşlarım... | Aenggeurimam-1 | 2015 | ![]() |
Hello. Hello. Have a good day. | Merhaba Hocam. Merhaba, iyi günler. | Aenggeurimam-1 | 2015 | ![]() |
Teach, your clothes look good. | Kıyafetleriniz çok şık Hocam. | Aenggeurimam-1 | 2015 | ![]() |
You are super handsome. | Acayip yakışıklı olmuşsunuz. Bu ne demek? | Aenggeurimam-1 | 2015 | ![]() |
That means you're so handsome. | Çok yakışıklısınız demek. | Aenggeurimam-1 | 2015 | ![]() |
You must feel good since you're so popular with the students. | Bu kadar popüler olmak nasıl bir duygu? | Aenggeurimam-1 | 2015 | ![]() |
The greatest fool in the world, the teacher who was ignored by the students | Dünyanın en aptal insanı, öğrenciler tarafından yok sayılan öğretmen... | Aenggeurimam-1 | 2015 | ![]() |
You have to be a person who has a big dream and accomplishes little things. | Büyük düşleri olan ve küçük şeyleri başarabilen biri olmalısın. | Aenggeurimam-1 | 2015 | ![]() |
an adult who does not act like an adult, the kids know it at first glance. (Bribed Prince of Darkness | ...yetişkin gibi davranamayan yetişkini de çocuklar bir bakışta tanır. | Aenggeurimam-1 | 2015 | ![]() |
I wanted to buy shoes for Ah Ran while we were out. | Dışarı çıkmışken Ah Ran'a ayakkabı almak istedim. | Aenggeurimam-1 | 2015 | ![]() |
Bang Wool, how about this one? | Do Jeong Woo. Buna ne dersin Bang Wool? | Aenggeurimam-1 | 2015 | ![]() |
That color is masculine and the size is too big. | Rengi çok erkeksi, numarası da çok büyük. | Aenggeurimam-1 | 2015 | ![]() |
Aren't you too indifferent to Bok Dong after leaving school? He was your biggest fan! | Okuldan ayrıldıktan sonra Bok Dong'u çok boşlamadın mı? O senin bir numaralı fanındı! | Aenggeurimam-1 | 2015 | ![]() |
Aigoo! You're playing with the kids again. Go and pick. | Kadına bak! Çocuklarla oyun oynuyor sanki. Git de seç bir tane. | Aenggeurimam-1 | 2015 | ![]() |
Because it's the start of senior year and I think you guys aren't going out that much that's why I brought you out for a special class. | Son sınıf olduğunuzdan dışarı pek çıkmadığınızı düşünerek... | Aenggeurimam-1 | 2015 | ![]() |
Hong Sang Tae, you can't be studying for something else during my class. | Hong Sang Tae, benim dersimde başka şey çalışamazsın. | Aenggeurimam-1 | 2015 | ![]() |
We were very late, right? | Çok geciktik değil mi? Hayır, tam zamanında geldiniz. | Aenggeurimam-1 | 2015 | ![]() |
What's wrong with you? | Ne yapıyorsun ya? | Aenggeurimam-1 | 2015 | ![]() |
Why is he like that whenever he sees me? | Bu niye beni her gördüğünde böyle davranıyor? | Aenggeurimam-1 | 2015 | ![]() |
In the world, there is such a relationship | Bu dünyada para ya da güç olmadan da... | Aenggeurimam-1 | 2015 | ![]() |
they keep loyalty and love each other | Birbirlerine sadık olup sevenlerin... | Aenggeurimam-1 | 2015 | ![]() |
respect each other, that relationship. | ...birbirine saygı gösterenlerin arasındaki gibi bir ilişki.. | Aenggeurimam-1 | 2015 | ![]() |
But the world where the kangja (strong one) is the one that loves more | ...güçlü olanın daha çok sevdiği bir dünya da... | Aenggeurimam-1 | 2015 | ![]() |
Noonim, you're a fool! | Noonim, tam bir aptalsın! | Aenggeurimam-1 | 2015 | ![]() |
It's really cool. | Cidden soğuk. | Aenggeurimam-1 | 2015 | ![]() |
Oh Ah Ran takes after her mom as time passes by. She's strong. | Oh Ah Ran gün geçtikçe annesine benziyor. Güçlü biri. | Aenggeurimam-1 | 2015 | ![]() |
Anyhow, you may be stronger than I am. | En azından benden daha güçlüsün. | Aenggeurimam-1 | 2015 | ![]() |
Hey, if a human were to succeed, he needs a dream and love. | Bir insanın başarılı olabilmesi için bir hayale ve aşka ihtiyacı vardır. | Aenggeurimam-1 | 2015 | ![]() |
Do you have? A dream? | Senin var mı? | Aenggeurimam-1 | 2015 | ![]() |
There's an assignment that my dad left. | Babamdan kalan bir iş var. | Aenggeurimam-1 | 2015 | ![]() |
There's an account book hidden somewhere. I bet it's hidden somewhere high up. | Bir yerlerde saklı bir hesap defteri var. Tepedekilerin elinde olduğuna bahse girerim. | Aenggeurimam-1 | 2015 | ![]() |
I don't know about love... but I also have a dream. | Aşkı falan bilmem ama... | Aenggeurimam-1 | 2015 | ![]() |
Now it truly is spring. | Artık gerçekten bahar geldi. | Aenggeurimam-1 | 2015 | ![]() |
When was it when we were cold and hurt | Okulda üşüdüğümüz ve incindiğimiz o günlerden sonra... | Aenggeurimam-1 | 2015 | ![]() |
in our school, spring would also come, right? | ...bahar gelmeliydi, değil mi? | Aenggeurimam-1 | 2015 | ![]() |
If there is spring then there would be winter too. | Bahar varsa, bir gün yine kış da olacaktır. | Aenggeurimam-1 | 2015 | ![]() |
That means "For every winter there is a spring." | 'Her kışın bir baharı vardır' demek bu. | Aenggeurimam-1 | 2015 | ![]() |
What you said is right. | Doğru dedin. | Aenggeurimam-1 | 2015 | ![]() |
If the roots are strong, even if a harsh winter comes, | Çiçeğin kökü güçlüyse, çetin bir kış olsa bile... | Aenggeurimam-1 | 2015 | ![]() |
Because you are there, that's why I was able to withstand it. | Sen yanımda olduğun için onlara karşı koyabildim. | Aenggeurimam-1 | 2015 | ![]() |
And also... dads too. | Tabii... babalar da. | Aenggeurimam-1 | 2015 | ![]() |
It was a really long and harsh winter. | Gerçekten uzun ve çetin bir kıştı. | Aenggeurimam-1 | 2015 | ![]() |
I think often about the seeds that are forever asleep in the cold and dark | Sonsuza kadar o soğuk ve karanlığa gömülüp de... | Aenggeurimam-1 | 2015 | ![]() |
and couldn't see the spring. | ...baharı göremeyen tohumları düşünüyorum sık sık. | Aenggeurimam-1 | 2015 | ![]() |
In order for the frozen ground to melt, I wish there would be a warm rain. | Donmuş toprağın eriyebilmesi için ılık yağmurların yağmasını dilerdim. | Aenggeurimam-1 | 2015 | ![]() |
I wish the whole world would be covered with sprouting buds. | Tüm dünyanın tomurcuklarla kaplı olabilmesini dilerdim. | Aenggeurimam-1 | 2015 | ![]() |
I wish there would be more strong ones in the world. | Böyle güçlü insanların daha çok sayıda olabilmesini dilerdim. | Aenggeurimam-1 | 2015 | ![]() |
SECRETS BEHIND THE WALL | DUVARLARIN ARDINDAKİ SIRLAR | Affairs Within Walls-1 | 1965 | ![]() |
Directed by Koji Wakamatsu | Yönetmen: Koji Wakamatsu | Affairs Within Walls-1 | 1965 | ![]() |
That's no better than a placebo. | Bir plasebodan daha iyi değil. Öyle olsa bile buna değer. | Affairs Within Walls-1 | 1965 | ![]() |
Are you still hung up on my keloid? | Yine keloidlerime mi kafayı taktın? Geçmişi bırakalım artık. | Affairs Within Walls-1 | 1965 | ![]() |
How happy I am to be your comrade in the struggle. 1 | Öyle mutluyum ki, mücadele ederken senin gibi bir yoldaşlayım. | Affairs Within Walls-1 | 1965 | ![]() |
I'll never forget war as long as I love you. | Seni sevdiğim sürece, savaşı asla unutmayacağım. 1 | Affairs Within Walls-1 | 1965 | ![]() |
How I hate war. | Savaştan öylesine nefret ediyorum ki. Barış için mücadele ediyorum. | Affairs Within Walls-1 | 1965 | ![]() |
Keloid has become a part of me. | Keloid benim bir parçam haline geldi. | Affairs Within Walls-1 | 1965 | ![]() |
Radiation crawls throughout my body. It will, forever. | Radyasyon tüm bedenime yayılıyor. Hiç durmadan yayılacak. | Affairs Within Walls-1 | 1965 | ![]() |
Hold me harder. | Daha sıkı sarıl bana. Ne zaman öleceğim bilmiyorum. | Affairs Within Walls-1 | 1965 | ![]() |
No, please don't die. | Hayır, lütfen ölme. Sakın ölme. | Affairs Within Walls-1 | 1965 | ![]() |
I'll fight until the day I die. | Ölünceye dek mücadele edeceğim. | Affairs Within Walls-1 | 1965 | ![]() |
I love you. | Seni seviyorum. Ben de seni seviyorum. | Affairs Within Walls-1 | 1965 | ![]() |
Oh, how I love you. | Seni o kadar çok seviyorum ki. | Affairs Within Walls-1 | 1965 | ![]() |
Do you love me? | Beni seviyor musun? Elbette, seviyorum. | Affairs Within Walls-1 | 1965 | ![]() |
Really? | Gerçekten mi? Gerçekten. | Affairs Within Walls-1 | 1965 | ![]() |
Why didn't we get married? | Niye evlenmedik öyleyse? | Affairs Within Walls-1 | 1965 | ![]() |
Because you got married first. | Çünkü ilk sen evlendin. | Affairs Within Walls-1 | 1965 | ![]() |
That's because you disappeared for three years! | Demek bu yüzden üç yıl boyunca ortadan kayboldun! | Affairs Within Walls-1 | 1965 | ![]() |
My keloid didn't disappear, not in three years. | Keloidimden kurtulamadım, üç yıldır yok olmadı. | Affairs Within Walls-1 | 1965 | ![]() |
So you think I double crossed you? | Seni aldattığımı mı düşünüyorsun? Hiç de değil. | Affairs Within Walls-1 | 1965 | ![]() |
I just think my youth is over. | Artık yaşlandığımı düşünüyorum. Sanırım haklısın. | Affairs Within Walls-1 | 1965 | ![]() |
With these four walls surrounding you every day, | Her gün seni kuşatan bu dört duvar arasındayken... | Affairs Within Walls-1 | 1965 | ![]() |
A peaceful prison. | Barışçıl bir hapishane. | Affairs Within Walls-1 | 1965 | ![]() |
Hey, | Şunu duymuş muydun? | Affairs Within Walls-1 | 1965 | ![]() |
If you leave a monkey in a room full of mirrors, | Bir maymunu aynalarla dolu bir odaya bırakırsan... | Affairs Within Walls-1 | 1965 | ![]() |
it goes crazy after a few days. | ...birkaç gün sonra maymun deliriyormuş. | Affairs Within Walls-1 | 1965 | ![]() |
Is that true? That's horrible! | Gerçekten mi? Korkunç bir şey bu! | Affairs Within Walls-1 | 1965 | ![]() |
I guess after a while the monkey can't tell which one is real. | Sanırım bir süre sonra maymun hangisinin gerçek olduğunu ayırt edemiyordur. | Affairs Within Walls-1 | 1965 | ![]() |
Stop, that's so frightening. | Sus, bu çok korkutucu. | Affairs Within Walls-1 | 1965 | ![]() |
What's the matter? It's nothing. | Ne oldu? Önemli bir şey değil ki. | Affairs Within Walls-1 | 1965 | ![]() |
No! I don't want to hear about it! | Hayır! Duymak istemiyorum! | Affairs Within Walls-1 | 1965 | ![]() |
Wait, just a bit. | Bekle, biraz dinlen. Biraz daha dinlenmelisin. | Affairs Within Walls-1 | 1965 | ![]() |
I'm going to die sooner or later anyway. | Er ya da geç öleceğim zaten. | Affairs Within Walls-1 | 1965 | ![]() |
Like being hit by a car, just suddenly. | Araba çarpmış gibi, öylesine aniden. Sen ölürsen ne yaparım bilmiyorum. | Affairs Within Walls-1 | 1965 | ![]() |
Just find yourself a new lover. | Kendine yeni bir sevgili bul. Çok kötüsün. | Affairs Within Walls-1 | 1965 | ![]() |
You don't love me, do you? | Beni sevmiyorsun, değil mi? Hayır, seni seviyorum. | Affairs Within Walls-1 | 1965 | ![]() |
Love only exists in the moment. | Aşkı yaşadığın şu an hissedersin. | Affairs Within Walls-1 | 1965 | ![]() |
Cut the music. | Müziği kapatsana. Egzersiz yaparak zayıflayamazsın. | Affairs Within Walls-1 | 1965 | ![]() |
Although, if you're trying to pick up guys, it might work. | Bardan erkek kaldırmaya çalışırsan, belki işe yarayabilir. | Affairs Within Walls-1 | 1965 | ![]() |
That's rude! | Çok kabasın! Evde çalışamıyorsan, o zaman dershaneye git. | Affairs Within Walls-1 | 1965 | ![]() |
I'm your victim, you know. | Senin kurbanınım, biliyorsun. | Affairs Within Walls-1 | 1965 | ![]() |
Who ever asked you to be? | Kurban olmanı kim istedi? Ben de ev halkının kurbanıyım. | Affairs Within Walls-1 | 1965 | ![]() |
I know the reason you don't want to go to cram school. | Niye dershaneye gitmek istemediğini biliyorum. | Affairs Within Walls-1 | 1965 | ![]() |
There is no reason. | Bir nedeni yok. Her neyse. Git başımdan. | Affairs Within Walls-1 | 1965 | ![]() |
Too bad you can't even work out decently in this small box. | Ne yazık ki, bu kutu kadar evde doğru düzgün egzersiz bile yapamazsın. | Affairs Within Walls-1 | 1965 | ![]() |
Hey, don't you feel like doing something exciting? | Baksana, heyecanlı bir şeyler yapmak istemez misin? Hayır. | Affairs Within Walls-1 | 1965 | ![]() |