Search
English Turkish Sentence Translations Page 47
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
And he'll never get out. | ...ve asla çıkamayacak. | 12-1 | 2007 | |
Do you understand? Ne ver! | Anlıyor musunuz!? As la! | 12-1 | 2007 | |
Just think about that word. | Sadece bunu bir düşünün. | 12-1 | 2007 | |
He'll never get out. | Asla çıkamayacak. | 12-1 | 2007 | |
And he shouldn't. | Çıkmamalı da zaten. | 12-1 | 2007 | |
He's a killer. What should he get? | O bir kâtil. Ne olacaktı ki? | 12-1 | 2007 | |
A paid vacation to Thailand? | Tayland'da bedava tatil mi? | 12-1 | 2007 | |
He should be grateful they banned the death penalty. | İdam cezasının kaldırıldığına şükretsin. | 12-1 | 2007 | |
Prison will put some sense into him. | Hapiste belki biraz adam olur. | 12-1 | 2007 | |
All right. | Tamam. | 12-1 | 2007 | |
All right. | Pekâlâ. | 12-1 | 2007 | |
Fine. | Pek güzel. | 12-1 | 2007 | |
I don't want to keep you. | Sizi daha fazla tutmak istemiyorum. | 12-1 | 2007 | |
Let's vote again and if I'm still the only one, I'll... | Tekrar oylayalım ve hâlâ karşı olan bir tek bensem... | 12-1 | 2007 | |
...vote with everyone else. | ...herkesle aynı oyu vereceğim. | 12-1 | 2007 | |
And let the boy's fate be what it will. | Bırakalım çocuğun kaderi öyle olsun. | 12-1 | 2007 | |
At least I'll know I tried to do something for him. | Hiç değilse bir şeyler yapmayı denediğimi bilirim. | 12-1 | 2007 | |
That's an interesting move. | Enteresan bir yaklaşım. | 12-1 | 2007 | |
Essentially, you'll do what everyone else does, | Aslında, herkesle aynı şeyi yapmış olacaksın... | 12-1 | 2007 | |
but you'll still be able to believe that your hands are clean. Right? | ...ve buna rağmen hâlâ ellerinin temiz olduğuna inanacaksın, öyle mi? | 12-1 | 2007 | |
It looks that way. | Öyle görünüyor. | 12-1 | 2007 | |
But I request a secret ballot. | Ama bu sefer gizli oylama talep ediyorum. | 12-1 | 2007 | |
Honestly? To stall for time. | Dürüstçe söylemek gerekirse, vakit kazanmak için. | 12-1 | 2007 | |
We have to get paper, pens. That takes time. | Kağıt, kalem bulmalıyız. Biraz zaman alacak. | 12-1 | 2007 | |
Also, people often vote... | Keza, insanlar genellikle açık oy verirken... | 12-1 | 2007 | |
...just so they don't stray from the group. | ...gruptan ayrı kalmak istemezler. | 12-1 | 2007 | |
So I request that we vote by secret ballot. | Bu nedenle gizli oylama olmasını talep ediyorum. | 12-1 | 2007 | |
Secret or not, it's obvious what the result will be. | Gizli ya de değil, sonucun ne olacağı belli. | 12-1 | 2007 | |
So, we have a proposal for a secret ballot | Demek ki, bir gizli oylama talebimiz var. | 12-1 | 2007 | |
Does everyone agree? Yeah. | Herkes kabul ediyor mu? Evet. | 12-1 | 2007 | |
With these? Yes, take a ballot and a pencil or pen. | Bunlarla mı? Evet, bir pusula ve bir kalem al. | 12-1 | 2007 | |
If we're ready to vote, let's see if we're all here. | Eğer oylama için hazırsak, herkes burada mı diye bir bakalım | 12-1 | 2007 | |
Wait... | Bekleyin... | 12-1 | 2007 | |
Someone's missing. | Birimiz eksik. | 12-1 | 2007 | |
That gentleman went to the bathroom. I saw him. | Şuradaki beyefendi az öne tuvalete gitti. Onu gördüm. | 12-1 | 2007 | |
I saw him, honest. Why wait? Let's vote. | Gördüm, gerçekten. Niye bekliyoruz? Oylayalım. | 12-1 | 2007 | |
He's an elderly man. Let's start. | Yaşlıca bir adamdı. Hadi başlayalım | 12-1 | 2007 | |
He has to get there and pee, maybe a bad prostate... | Adam işemeye gitti, belki de prostatı vardır. | 12-1 | 2007 | |
Then put all his equipment back in... | Tüm aleti oraya bırakır o zaman... | 12-1 | 2007 | |
The ballot box. Let's vote. | Oy sandığı. Oylayalım. | 12-1 | 2007 | |
I see you've done this before. | Anladığım kadarıyla, bunu daha önceden de yapmışsın. | 12-1 | 2007 | |
Yeah. Retirement's boring. | Evet. Emeklilik sıkıcı. | 12-1 | 2007 | |
I sit at my dacha and paint watercolors. Sometimes I serve on juries. | Kulübemde oturur ve suluboya yaparım. Bazen de jüride hizmet ederim. | 12-1 | 2007 | |
You're an artist? No, not really. | Sanatçı mısın? Hayır, pek sayılmaz. | 12-1 | 2007 | |
I just paint watercolors as a hobby. | Sadece hobi olarak suluboya yapıyorum. | 12-1 | 2007 | |
Has everyone turned in their ballot? | Herkes oyunu verdi mi? | 12-1 | 2007 | |
Did you vote already? No, we were waiting for you. | Oylarınızı verdiniz mi? Hayır, seni bekliyoruz. | 12-1 | 2007 | |
"With birth and urination, there's no procrastination". | "Bir doğumda, bir de çişte asla acele etme". | 12-1 | 2007 | |
Don't worry, I'll be fast. | Dert etme, hemen hâllederim. | 12-1 | 2007 | |
What a great one liner! | İşte mühim bir insan! | 12-1 | 2007 | |
Thank you. Sorry. | Teşekkürler. Özür dilerim. | 12-1 | 2007 | |
Well... | Pekâlâ... | 12-1 | 2007 | |
Let's count... ... shall we? | Sayıyoruz o zaman? | 12-1 | 2007 | |
"Guilty". | "Suçlu". | 12-1 | 2007 | |
"Not guilty". | "Suçlu değil". | 12-1 | 2007 | |
So, that's ten... | Öyleyse, on tane... | 12-1 | 2007 | |
...for "guilty," and one against. | ..."Suçlu", ve bir karşı oy. | 12-1 | 2007 | |
Two. For "not guilty". | "Suçsuz" iki. | 12-1 | 2007 | |
What? Two? | Ne? İki mi? | 12-1 | 2007 | |
Wait. That can't be. | Bekle. Olamaz. | 12-1 | 2007 | |
Let me check those ballots. | Bir de ben bakayım oylara. | 12-1 | 2007 | |
There's no need. | Gerek yok. | 12-1 | 2007 | |
No need to check anything. | Hiç bir şeyi kontrol etmeye gerek yok. | 12-1 | 2007 | |
I voted to find the young man not guilty. | Ben genç adam "suçsuzdur" yönünde oy verdim. | 12-1 | 2007 | |
5 minutes ago you voted that the kid is guilty. | 5 dakika önce "suçlu" diye oy vermiştin. | 12-1 | 2007 | |
At first it seemed clear. | İlk bakışta her şey açık gözüküyordu. | 12-1 | 2007 | |
And now it doesn't? No, I can't say it's not clear. | Ve şimdi öyle değil, öyle mi? Hayır, açık değil demek istemiyorum. | 12-1 | 2007 | |
But this man... | Ama bu adam... | 12-1 | 2007 | |
...proposed that I take responsibility for his decision, as well. | ...onun kararından benim sorumlu olduğumu söyledi. | 12-1 | 2007 | |
And you know, I began to think. | Ve anlarsınız ya, düşünmeye başladım. | 12-1 | 2007 | |
About what? | Neyi? | 12-1 | 2007 | |
Excuse me, but I don't understand. This is some sort of Jewish logic. | Pardon ama anlamıyorum. Bu bir çeşit Yahudi mantığı. | 12-1 | 2007 | |
Absolutely correct. | Kesinlikle doğru. | 12-1 | 2007 | |
I'm a Jew. 100 per cent Jewish. | Ben bir Yahudi’yim. Yüzde yüz Yahudi hem de. | 12-1 | 2007 | |
And like everyone, I have tons of faults. | Herkes gibi, benim de bir sürü hatam oldu elbet. | 12-1 | 2007 | |
But I do have one virtue. And it's an innately Jewish one. | Ama bir erdemim var, ve bu doğal olarak bir Yahudi erdemi. | 12-1 | 2007 | |
Thoughtfulness. I treasure it. | Dikkatli, özenli olmak. Benim hazinem bu. | 12-1 | 2007 | |
I became thoughtful and went off to think... | Özen gösterip, düşünmeye başladım. | 12-1 | 2007 | |
And you know, I began to have doubts. | Ve bilirsiniz işte, sonra da şüphelenmeye başladım. | 12-1 | 2007 | |
The lawyer. | Avukat yüzünden. | 12-1 | 2007 | |
The lawyer what? He was bored. | Ne avukatı? Sıkılmıştı. | 12-1 | 2007 | |
Why be excited? That Chechen monster killed his father. | Neden heyecanlı olsun? O Çeçen Canavarı, babasını öldürdü. | 12-1 | 2007 | |
I had the impression he wasn't even defending him. | Avukatın onu hiç savunmadığı izlenimini edindim. | 12-1 | 2007 | |
And he was right! There's no reason to defend him. | Ve haklı da! Savunması için de bir neden yok. | 12-1 | 2007 | |
Exactly. There was no reason. | Kesinlikle haklısın. Bir neden yok. | 12-1 | 2007 | |
The boy is destitute, the lawyer's eyes were empty: | Çocuk beş parasızdı. Avukat boş boş bakıyordu: | 12-1 | 2007 | |
The face of a drunk, he couldn't function. | Kafası durmuş bir sarhoşun suratı gibi. | 12-1 | 2007 | |
Is it because he's not Jewish? | Bunun nedeni Yahudi olmaması mı? | 12-1 | 2007 | |
Drunk? Maybe, but honest. | Sarhoş? Belki ama dürüsttü. | 12-1 | 2007 | |
Didn't let a killer off the hook. But you had a hunch. | Kâtilin paçayı sıyırmasına izin vermedi. Ama sen bir şey seziyorsun. | 12-1 | 2007 | |
You should pray after a hunch. | Bu sezgi için dua etmelisin. | 12-1 | 2007 | |
10 adults had no hunch at all. | Hiç bir sezgisi olmayan 10 yetişkiniz. | 12-1 | 2007 | |
But you did. In the can. | Ama senin var. Öyle de denebilir. | 12-1 | 2007 | |
Exactly, a sudden hunch in the can. | Kesinlikle, ansızın gelen bir önsezi. | 12-1 | 2007 | |
I think better in there. | Daha oradayken de düşünüyordum. | 12-1 | 2007 | |
Everyone does. Why are you so worried? | Herkese olabilir. Neden bu kadar dert ediyorsun? | 12-1 | 2007 | |
There are 10 of you and only 2 of us. We should be worried. | Siz 10 kişisiniz ve biz iki kişiyiz Biz endişelenmeliyiz. | 12-1 | 2007 | |
But I am worried. | Ama endişelendim işte. | 12-1 | 2007 | |
I am worried, see. How can I not be? | Endişelendim anladın mı? Nasıl olmayayım? | 12-1 | 2007 | |
Because I see how you and your Jewish tricks... | Sen ve Yahudi hilelerinin... | 12-1 | 2007 |